5; (2/2): En tatlı davet

9.7K 1.4K 927
                                    

Yemek benim açımdan biraz sancılı geçmişti.

Chan sürekli olarak bana iltifat edip durmuştu. Tamam, bu gerçekten kulağa hoş geliyor olabilirdi fakat iki sözünden biri iltifat olunca artık boku çıkmış gibi hissettirmeye başlıyordu ve samimiyeti de ortadan kalkıyordu benim açımdan. Taehyung her ne kadar onu şaka yoluyla durdurmaya çalışsa da Chan, Taehyungun üstü kapalı ikazlarını umursamıyor, devam ediyordu.

"Evet! Şimdi kim, ne içiyor?"

Yemek bitmişti. Birlikte masayı toplamış ve ardından salondaki koltuklara birer birer kurulmuştuk. Ama elbette Chan götünde kurt olan biriydi, bu yüzden oturmasıyla ayağa kalkıp bu soruyu sorması bir olmuştu.

"Ben beyaz şarap istiyorum"

Taehyung arkasına yaslanarak uzun bacaklarını koltuğa uzatırken mırıldandığında Chan onu onaylamış ve bakışlarını bana çevirmişti.

"Sen ne istersin?"

"Alkolsüz herhangi bir şey olabilir. Arabayla geldim de"

"Taehyung? Ne diyor ya bu? Hemen ikna et şunu. Beraber içelim diye çağırdık biz seni?" Diyerek hemen ikna etmeye çalıştığında gülümseyerek başımı iki yana sallamıştım.

"Arabayı babama geri götürmem gerek, üzgünüm" diyerek dudaklarımı istemsizce büzdüğümde Chan bakışlarını hemen dudaklarıma, ardından da Taehyunga dikmişti.

"Şuna bir şey söyle. Ben gelene kadar ikna etmiş ol" diyerek arkasını dönüp mutfağa doğru ilerlediğinde derin bir nefes alıp verdiğini duymuştum Taehyungun. Sonrasında da hareketlendiğinde bakışlarımı ona çevirmiştim. Bedenini benim oturduğum koltuğa doğru yaklaştırarak sessizce konuşmaya başlamıştı.

"Onun hareketlerinden rahatsız olduğunu görebiliyorum Jungkook" demişti gülümseyerek. Anlayışlı bir gülümsemeydi bu. "Ama merak etme, içtiği zaman daha sapkın olan biri değil. Aksine iyice tatlı bir şey oluyor, sırnaşıyor biraz ama tamamen zararsız oluyor. Zaten belli bir süre sonra da uyuyakalıyor"

"Sorun o değil gerçekten. Arabayı babama geri götürmem gerekiyor. Çünkü yarın sabah erkenden annem ve babam birlikte Busan'a gidecekler"

"Anlıyorum." Demiş ve birkaç saniye sonra eklemişti. "O zaman şöyle yapalım mı? Sen bugün burada kal, yarın sabah annen ve baban birlikte taksiye binip buraya gelsinler ve senden anahtarı alıp yollarına devam etsinler?"

"Onları uğraştırmak istemiyorum" diyerek mahcup bir şekilde ona bakmaya başladığımda Taehyung dudaklarını birbirine bastırarak 'hmm'lamıştı.

"İçme istemiyorsan gerçekten ısrar ediyormuşum gibi algılamanı istemiyorum ama bence annen ve baban bu küçük isteğini reddedecek ya da uğraştırma beni diyecek insanlar değiller. Yanılıyor muyum?" Diyerek gözlerini kısarak güldüğünde istemsizce ben de gülümsemiştim.

"Doğru" demiştim iç geçirerek. Gerçekten de sorun etmezlerdi.

"O zaman? Son kararını söylemeden önce tekrar eklemek isterim ki Chan'dan çekinme sakın. Asla istemediğin bir duruma sokmayacağım seni" diyerek bana güven verici bir şekilde gülümsediğinde ona kanarak kabul etmiştim hemen.

"Tamam" demiştim omuzlarımı düşürerek. "Ben babamı arayayım şimdi" diyerek ayağa kalktığımda Taehyung gülümsemeye devam ederek arkasına yaslanmıştı.

Taehyungu nasıl reddedebilirdim ki? Ayrıca bugün onun doğum günüydü, onu mutlu hissettirecekse babamı bile çağırabilirdim buraya. Ne isterse yapardım, reddedemezdim ben onu.

Equestrian: taekookWhere stories live. Discover now