35: İçli dışlı

7.7K 870 330
                                    

"Baba!"

Babam beni deli ediyordu. Ne tür bir baba oğlunun seviştiğini tek bir bakışla anlayabilirdi ve onunla dalga geçebilirdi? Kızmıyor ya da bana güvenli bir seks için nasihat de vermiyordu. Sadece yüzüme bakıyor ve gülüyordu.

"Kes şunu lütfen"

Ve ben de utanıyordum. Neden seviştiğimi babam anlamak zorundaydı? Onun haberi bile olmamalıydı!

"Jungkook sen de bu kadar belli etme o zaman" demişti babam birden kaşlarını çatarak. Ardından yine o dalga geçer ifadesi yerleşmişti hemen yüzüne. "Yani bu kadar sert ve hırçın olmayın o zaman? Ben gördüğüm zaman utanıyorsun ama yaparken tık yok?"

Abim gülmemeye çalışarak babamı susturmak için dürttüğünde oflayarak ellerimle yüzümü kapatmış, kendimi koltuktan aşağı süzüle süzüle gitmek için bırakmıştım.

"Neyimi gördün? Gerçekten delireceğim şimdi. Ben bile neremde ne olduğunu bilmiyorum-"

"Jungkook mantıklı düşün" demişti babam ayaklarıyla beni dürterken. "Önümde üzerini değiştiriyorken bembeyaz bedenindeki kırmızı lekeleri görmemem, fark etmemem mümkün mü?"

"Yok olmuyor böyle, ben bu evden taşınıyorum"

Birden ayağa kalkarak merdivenlere doğru ilerlediğimde babam küçük bir kahkaha atmıştı.

"Birikiminin olduğu banka kartların bende. Nereye gidiyorsun tam olarak?"

"Sokakta yaşarım" diyerek omuz silktiğimde babam küçük bir kahkaha daha patlatmıştı.

"Hanım, duydun mu? Bizimki sokakta yaşayacakmış. Bari bir kap su ve yemek ver de ilk günden aç kalmasın"

Babam mutfakta yemek yapan anneme seslenirken ben onları hiç takmadan odama çıkıp kapımı da bilerek sertçe kapatmıştım. Kendimi yatağıma bırakıp yastıkla kendimi boğmaya çalıştığım sırada küçük çaplı çığlıklar atarak rahatlamaya çalışıyordum.

Hem birkaç gün önce Taehyung'da yiyişip abime bizi aldırtıp bizim evde uyuduğumuz gece hem de Taehyung'u çiftlikte ziyaret ettiğim sırada küçük çaplı bir yakınlaşmaya girişimizin ardından eve geldiğim an olan şimdi de fark etmişti. Gözünden gerçekten hiçbir şey kaçmıyordu.

Kime çektiğim belli oluyordu gerçekten ama neyse.

Derin bir nefes vererek başımı yastıktan ayırdıktan sonra telefonumu elime alarak Taehyung'a akşam dışarıda buluşmak istediğime dair bir mesaj atmıştım. Bize gelirse babam kesinlikle bize bakıp bakıp gülecekti ve Taehyung'un üçüncü kez yakalanmayı kaldırabileceğinden emin değildim. Bu yüzden ev şu anlık onun için tehlikeliydi.

Taehyung'dan bir cevap gelmediğinde onun meşgul olduğunu anlayıp cevap beklemeyi bırakarak telefonumu yatağa bırakmıştım. O sırada da kapıma tıklandığında kendi kendime gözlerimi devirerek her kimse içeriye gelmesi için komut vermiştim. Kapıyı aralayıp başını uzatan kişi ise abim olmuştu.

"Ne oldu?" Demiştim hafifçe kaşlarımı çatarak. "Sen de mi dalga geçmeye geldin?"

"Hayır, aşağıda canım sıkıldı da öylesine sohbet etmeye geldim" demişti burnunu kırıştırıp yanıma doğru gelirken. Sessiz kalarak yatağımda oturur pozisyona geldiğimde abim hemen yanıma oturmuş ve sırtını yatağımın başına yaslayarak bacaklarını uzatmıştı. Ardından bana bakıp gülümseyerek kucağını patpatladığında gözlerimi devirmiştim.

"Kucağına yatmayacağım" demiştim. Kaşlarını kaldırmıştı. "Hiç öyle bakma, kaç yaşına geldim, artık öyle şeyler istemiyorum" demiş ve aklıma geldiği gibi de eklemiştim. "Hatan yok gerçi senin de, malum durumlardan ötürü benim en son dört beş yaşımdaki hallerimi hatırlıyor olmalısın ama hyung ben büyüdüm, haberin olsun"

Equestrian: taekookWhere stories live. Discover now