9: Yarışmak

9K 1.2K 909
                                    

Taehyungun bana hayallerini gerçekleştirmek istersen senin yanında olacağım demesinin üzerinden üç gece geçmişti ve geçirdiğim o üç gecede de rüyamda Taehyungla evlendiğimi görmüştüm. Fazla rüya gören biri değildim bu yüzden üç gündür aynı rüyayı görmek beni biraz ürkütmüştü.

"Kalk artık ya, ne bu tembellik?"

Jimin odama daldığı gibi perdelerimi gürültüyle açtığında yorganımı yüzüme kadar çekerek altında büzüşmüştüm.

"Dinlenme günüm bugün. Rahat bırak beni. Kaslarım ağrıyor zaten"

"Çok yattığın için ağrıyor. Hareketsizliğe alışkın değil kasların. Her neyse. Saat kaç senin haberin var mı?" Diyerek kendisini üzerime bıraktığında onu ittirmeye çalışmıştım ama koalanın ağaca sarıldığı gibi sarılmıştı bana.

"Bırak beni ya.."

"Dayak isteme Jungkook. Götünü ısırırım bak"

"Irz düşmanı!"

Vücudumdaki olmayan güçle hareket edip onu sonunda yere atmayı başardığımda Jimin elbette pes etmemiş ve hemen ayağa kalkarak yorganımı üzerimden almış, yere atmıştı. Ardından sırıtmaya başladığında kaşlarımı çatarak ona meydan okuyucu bir ifadeyle baktığımda yavaşça yatağa çıkıp üzerime doğru gelmiş, elleriyle bedenimi yüz üstü yatmaya iterek kalçama vurmaya başlamıştı.

"Bak çocuk, kaşınma" diye mırıldanarak onu ittirdiğimde kıkırdayarak kalçama vurmaya devam etmişti. Bense derin bir nefes alıp vermiş, ellerini tutarak onu durdurmuştum.

"Anladım ben" demiştim gülümseyerek. "Sen istiyorsun ki Jungkook abin seni siks- ah!"

Cümlemi tamamlamama engel olmak için birden saçlarımı çektiğinde inleyerek koluna vurmuş, o yataktan kalkıp koşmaya başlayınca ben de kalkıp peşinden koşmaya başlamıştım.

"Sungjun amca!" Jimin bağırarak, hatta çığlık atarak merdivenlerden gürültüyle inerken ben de onun peşinden koşuyordum. "Jungkook beni yatağa atmaya çalışıyor!"

Ellerini havaya kaldırarak, şu internette gördüğüm cüceler gibi, salına salına koşarken onun bu görüntüsüne gülmemek elde değildi. Babamı salonda bulamadığı için mutfağa yöneldiğinde ben de peşinden gitmiştim. Mutfağa girdiğim gibi babam elindeki telefonunu bırakarak bakışlarını bize çevirmişti.

"Ne oluyor?"

"Jungkookun niyeti pisleşti iyice. Beni koru lütfen" diyerek babamın arkasına saklanmaya çalışıp tişörtüne tutunduğunda ben gözlerimi devirerek babamın yanına gitmiş, yanağına bir öpücük verip benim yanağımı öpmesini beklerken mırıldanmıştım.

"Günaydın baba, Jimini boşver. Kudurdu yine"

"Günaydın canım"

"Kahvaltı mı hazırlıyordun?"

"Ne kahvaltısı? Biz çoktan yaptık kahvaltı. Sen de bul bir şeyler ye. Ben kursa gideceğim şimdi" demiş ve arkasında durmaya devam eden Jimine dönerek kalçasına bir tane geçirmiş, göz kırparken eklemişti. "Sen de oğluma göz dikmediğin sürece istediğin kadar kudurabilirsin"

Jimin kıkırdayarak babamı onaylayan mırıltılar çıkartırken bana dil çıkartmıştı. Gözlerimi devirerek dolaba yöneldiğimde Jimin masanın üzerinde duran meyvelere yönelmişti.

"Biraz zayıflamam lazım" demişti iç geçirerek. "Kilo aldım yine"

"Günde iki tane çikolata yiyip üzerine de kakaolu süt içmeseydin o zaman?" Demiştim umursamaz bir tavırla. "Yaklaşık bir haftadır aynen bunu yapıyorsun"

Equestrian: taekookWhere stories live. Discover now