43.bölüm : Deniz

7.9K 278 26
                                    

Denize karşı bir bankta,
Omzuna başımı yaslayıp,
Sesinden şiir dinlemek gibi
Çocukça isteklerim oldu..
Bağışla..

hastaneden eve geldiğim 2.günümdü ve o günden sonra Ayşegül'ü tek bir kez görebilmiştim. suçluluk duyduğu için mi yanıma gelmiyordu bilinmez ama bir süre Kaya ve kendime ara vermeli herkesten uzak durmalıydım. dinlenmek istiyordum. Kayaya sarılmak ve hiç ayrılmamak istiyordum. bir kez birbirimizi kaybetmenin eşiğine gelmiştik. tekrar kaybedecek olursam, ki düşüncesi bile kötü. en azından vakit geçirmediğim için pişman olmak istemiyordum. benim ailem Kayaydı. uyuyan Kayaya daha sıkı sarıldığımda yanlış bir hareket yapmamaya çalışıyordum. yaram hala tam olarak iyileşmemişti. Kaya gözlerine aralayıp bana baktığında gülümsedi. ben de gülümsedim. bu adama gülümsemek çok yakışıyordu.

bilirsiniz değil mi? herkes en büyük dert kendinde sanar..ancak öyle değildir. herkesin derdi kendine büyüktür. Ayşegül'ün boğuştuğu dert bir yana Badenin boğuştuğu dert çok başkaydı. tekrar birini veyatta kendini kaybetmek istemiyordu. onu tekrar hayata bağlayıp mutlu eden adamdan ayrı kalmak istememesi çok normaldi. bu süreçte Ayşegül Deniz ve Kerim'le birlikte yaşamaya devam ediyordu, ancak ne yiyor ne içiyordu. yataktan bile kalkmıyordu. Deniz Ayşegül'ü kısa süredir tanıdığı için anlayamıyor ve Badenin vurulmasından kendini sorumlu tuttuğunu sanıyordu. ama eksik sanıyordu işte. Ayşegül'ün içinde fırtınalar kopuyor yağmurlar yağıyor yağmurların oluşturduğu su birikintilerine çocuklar düşüyor annelerinden azar işitiyorlardı. Kaya Ayşegül'ün peşine adam takmıştı. ama çoktan olan olmuştu. Ayşegül yaşayacağını yaşamış. ve şimdide kafasındaki savaş'tan sağ çıkmaya çalışan bir enkaz olmuştu .

B : Melis
M : Efendim Bora
B : Napıyosun?
M : Oturuyorum Bora. Sen?
B : Hazırlansan bi dondurma yemeye çıksak.?
M : Saat 12 olacak bu saatte dondurmacı bulabilir miyiz?
B : bulurum ben sana:)
M : 10 dakikaya hazırım.
B : yoldayım.

Melis'in doğum günüydü ve Bora tamda doğum gününde hislerini açıklamayı düşünüyordu.
Melis arabaya bindiğinde Borayla selamlaştı ve "buldun mu?" dedi.
"buldum." bora geçirdi içinden 'seni buldum..'

"Yine mi karı kız peşindesin be kardeşim!"
"Abi ne yapalım senin gibi 3 yıl platonik mi olalım"deyip güldü.

Borada kapılmıştı işte bir kıza belki 3yıl değil ama o da bir süredir platonikti. ne diyorduk arkadaşlar büyük konuşmuyoruz.

Dondurmacıya girdiklerinde Melis'in gözleri parlıyordu. dondurmayı çok seviyordu.
Dondurmacının üst katına çıkıp terasa oturdular ve Melis boğazı seyretmeye başladı.
dondurmalar geldiğinde "ee bora nerden esti bu saatte?" diye sordu. Boranın doğum gününü bilmesine ihtimal vermiyordu çünkü hiç bu konu açılmamıştı aralarında.
"esti işte. esiyorlar bana arada" melis sırıtıp "hep essinler o zaman." deyip dondurmasından bir kaşık daha aldı.

saat tam 00.00 olduğunda her şey ayarladığı gibi gidiyordu Bora'nın. içerden gelenler küçük bir pasta getiriyordu. Melis şaşkınca etrafına baktığında "İnanamıyorum Bora nereden biliyorsun?" dedi. pastayı önüne koyup gittiklerinde Melis üfledi ve pastanın üzerinde yazan notu okudu. Seni Seviyorum.
önce pastaya sonra Boraya döndü gözleri ayağa kalktığında Borayla sarıldılar.
"Seni seviyorum"
"Ben de seni Bora"

bazen güzel şeylerde olabiliyordu. olmalıydı değil mi? yoksa nasıl çekilir bir yer olurdu ki bu dünya.

Badenin Anlatımından..
Kaya'yla birlikte Melis'in doğum günü adına hepimize bir tatil ayarlamıştık. hem yazda bitmeden güzel bir tatil iyi olacaktı. son günlerini değerlendirmeliydik.
yarın yola çıkacaktık.

yatakta uzanırken Kayanın belime sarılan ellerini sıkmasıyla içimde bir şeyler uyanmıştı. ışıklar sönük yatakta öylece sarılarak yatıyorduk. kafamı kaldırıp dudaklarına kapandım. bir türlü doyamadığım o dudaklarına. Kayaya tamamen doyumsuz oluyordum.
elleri beni yavaşça sırt üstü yatırırken üstüme çıktı. tekrar dudaklarımız birleştiğinde canımın yanmasından korktuğu için ani hareketler yapmıyordu. ellerim ensesinde yer bulurken tişörtümü üstümden sıyırdı ama sonra yüzü asıldı. beğenmemiş miydi beni?
benimde yüzüm düştüğünde "çok kızıyor musun bana?" dedi.
"ne demek çok kızıyor muyum sana?"
"yanında olamadım seni koruyamadım sana verdiğim sözü tutamadım. lanet olsun bana"
elimle ağzını kapattığımda "ne demek bunlar Kaya sen nerden bilebilirdin böyle bir şey olabileceğini? lütfen öyle düşünme."
"özür dilerim"
"dileme"
"sana bunu borçluyum"
"değilsin"
dudaklarımızı birleştirdiğimde saçlarını okşuyordum.

"Portuga?"
"hı.."
"ben senin yanından bir daha hiç ayrılmak istemiyorum biliyor musun?"
"niye?"
"Çünkü Dünyanın en iyi insanı sensin. Senin yanındayken kimse bana zarar veremiyor ve kalbimde mutluluk güneşi parlıyor."
Şeker Portakalı

ben bazen eksilirim biraz. hayatımdan verdiklerimden geri almak için daha çok şey veririm mesela, ne kadar sussam bağıramam mesela. kime neden yarar bu ilaçlar diye düşünür cevaplarını bulamam mesela. ney iyi eder bizi der cevap alamam mesela.
ne yapmalıyız? nereye gitmeliyiz? neden yapmalıyız? niye gitmeliyiz? kalmalı mıyız? kalırsak daha mı iyi olur? gitsek nereye kadar? kalsak neye yarar.. bütün bu cevapları bir gün alacağız elbet. belki de hiç almayacağız. almak için çaba sarf etmedikçe alınır mı cevaplar? sorulara yanıt bulunur mu?

yine günlerden cuma haftanın son günüydü ancak bugün farklı olarak okulun son günüydü.
"İyi Tatiller Çocuklar!" dedi edebiyat hocası bütün okul sırada beklerken cümlenin bitmesiyle karneleri havaya fırlattılar.
öyle güzel günlerdi. Badeler büyük bir grupça tatile çıkacaklardı. bu her şey beter olmadan önce ki son tatilleriydi. sanki evren bunu biliyor gibi öyle unutulmaz geçecekti ki bu tatil..

1hafta sonra..
büyük bir kamp yerine gelmiş ormana neredeyse sıfır olan deniz kenarında ateş yakıyorduk.
Ayşegül Kaan'ın omzuna yaslanmış Melis Erimle şalı birbirinin üstüne örtmüşler benim yanımda Arda  ve kalan bir kaç kişi daha güzel bir tatil geçiriyorduk.
sonunda D ve C oynamaya karar verdiğimizde şişeler  bir kaç oynama sonrası ben ve Yağıza döndü. Yağız Ardanın en yakın erkek arkadaşı gibi bir şeydi. Ardadan hoşlandığımı sezmişti ve bir süredir imalarda bulunuyordu. çenesini kapalı tutması için onu çok kez uyarmıştım. öyle de yapıyordu. ama bu sefer farklıydı. "D mi C mi Bade?"
"C" dedim kendimden emin bir tavırla ama bu havada denize girdirirse diye korkmuyor değildim. "Ya Ardayı öpersin ya da Denize girersin" herkes şaşkınca bakarken ben bi anda öksürmeye başladım. "biliyorsun bunu o istemeden yapamam ve havada çok soğuk"
"seçim senin her iki türlüde denize gireceksin" evet yapmayanların cezası denize girmekti ama elimden başka bir şey gelmiyordu üzerimde ki hırkamı çıkarıp denize doğru koştuğumda tam denize atlayacakken arda belimden tutup kendine çekti ve dudaklarıma kapandı. gözlerim deli gibi açılırken dudaklarımdan ayrıldı ve 'özür dilerim"dedi. "yapmak zorundaydım biliyorsun annen beni çok seviyor kızını hasta etmek istemem" yüzüm kızarırken ona mahçupça gülümsedim.

..
4 gün sonra..
tarih tekerrür ediyordu. tam 8 yıl sonra.
ateşin başında Melis Bora'nın omzuna yaslanmış Deniz ve Kerim Ayşegül'ün iki farklı tarafında Pelin ve Safa şalla örtünmüş Elif marshmallow yiyor son olarak Kayanın omzunda başım.
Melis bir anda D C oynayalım mı dedi heveslice. Ayşegül'ün zaten hiç gülmeyen yüzü dahada ciddi bir hal aldı ve gözleri bana döndü "tam 8 yıl önceyi hatırlıyor musun?" dedi. Melis'in yüzü düştüğünde Bora "ne oluyor" diye sordu Kaya ortamı süzerken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu melis sesini düzene sokmaya çalışırken net bir sesle "eski bir anı geri dile getirmenin anlamı yok." dedim.

saatler geçip sonunda herkes odalara dağılmak için eve geçerken Ayşegül'ü durdurdum ve "niye yaptın bunu?" dedim.
"üzgünüm kafam bu aralar çok karışık" deyip kolunu elimden kurtarınca tekrar yolunu kestim ve "neler oluyor Ayşegül? neden böylesin?"dedim. "bir şey olduğu yok şimdi çok yorgunum" dedi ve iyi geceler diyerek yanımdan ayrıldı. anlamıyordum herkeste bir haller vardı. neler oluyordu?

bölüm sonu kuzularımmmm🥰
sizce o son tatilde ne olmuş olabilir??

Mafyanın Kızı +18Where stories live. Discover now