44.bölüm : Silah

7.5K 250 24
                                    

Biz zaten hep böyleyizdir ; bir şeyin değerini, ancak o elimizden gittiği zaman anlarız.

"sana keşkenin ne kadar ağır bir kelime olduğundan bahsetmiş miydim? bana o kadar çok keşke dedirttin ki keşken olsaydım keşke."

"yapma yapma bak zorunda değilsin yapma"
herkes gülüşürken bir şekilde onu yapmamasına ikna etmeye çalışıyordum. etraf göz gözü görmüyor gecenin köründeydik. ya bir şey olursa diye düşünmeden edemiyordum.
kulağıma eğildi ve "biliyor musun bazı şeylerin zamanı geldi.." dedi ve birazcık daha sessiz bir sesle "ve ben de bunun farkındayım."
"ne gibi" dedim merakla kulağımdan çekildi.
hala eğik bir şekilde elini sus işareti yaparak dudağına getirdi ve salladı "şş sır" dedi. daha o zaman anladım üstüme tekrar bir şeylerin yükünün konulacağını ama elden hiç bir şey gelmezdi. belki de gelirdi dedim hep. belki de gelirdi.

Kendimi kandırıyorum her geçen saniye birazcık daha. Yalnız olmadığımı söylüyorum tek bir gözle karşılaşmazken. Şimdi terk edilmiş küçük bir kızım isyanım sadece harflerin arasında..
Yüreğim o kadar şaşkın ki atmayı unutmuş yapayalnız dikiliyor insanlarla..bu koca sonsuzluğa şaşırdığını sanmayın sakın.Artık insanları sevmediği için dehşete kapılmış yalnızca. Eskiden çok sevdiklerini kilitli tuttuğu oda talan edilmiş, kimisi kaçmış kimisi çalınmış durumda. İçi bomboş birkaç tane bitap ruh kalmış sığınma olarak..

"5dakika." dedi Birsu.
"saçmalama Birsu. çocuğun deneyimi yok ya boğulursa?" dedim. bir umut vazgeçerler diye. içimde ki bu his gittikçe büyüyordu.
"boğulmaz kafasına silah dayamayacağız ya çok nefessiz kalırsa çıkarır kafasını sudan allah allah."

Yağız sonunda suya dalıp ileriye gitmesi gereken noktaya gittiğinde boy verdi ve boyunu geçtiğini gösterdi. herkes onayladığında dakika tutulmaya başlandı ve düdük çalındı. Yağız'ın kafası hala sudayken havada şimşek çakıyor yağmur yağıyordu. denizin dalgaları arttıkça stres doluyor deliriyordum. "yeter! yeter! bu kadar yeter! çıksın artık."
"sakin ol Bade daha 2dakikası var." diyen Birsuya saldırmamak için zor duruyordum.
"yoksa sen yağızı mı-"
"saçmalama Birsu.yeter çal şu düdüğü."
Denizde ki dalgalar arttı ve Yağız çırpınmaya başladı. ancak boyu uzun olduğu için uzaktaydı. "bir şey oluyor Arda bir şey oluyor bir şey yapın!" diye bağırmaya başladım.
sonunda gittiği yere yüzdüklerinde Yağız'ın yaptığının şaka olması için dua ediyordum.
Denizden yağız'ın baygın bedeniyle çıktıklarını sanarken ayağında koca bir ısırık ve morarmış diş izleri vardı. nabzına baktıklarında Arda "A-atmıyor" dedi.
"ne demek atmıyor!?"

Yağız ölmüştü. sırf bizim aptal bir oyunumuz yüzünden. denizde boğulurken üstüne zehirli bir Ahtapot saldırısına maruz kalmış ve can vermişti.

kafamı beyaz yastığa koyduğumda Kaya lavabodan çıkıp yanıma yattı ve belime sarılıp gece lambasını söndürdü.

"Denize gelsene Bade!" deniz parlıyordu.
"yok ben almıyım güneşleneceğim." güneş gözlüklerim kırmızı bikinim ve siyah şapkamla deniz havlularında uzanıyordum.
bir süre sonra uyandığımda hava kararmış ve kimse kalmamıştı.
"nerdesiniz..!?" kimse yoktu.
denize doğru yürümeye başladığımda üşüyordum. hem de çok. denizden bir anda Yağız gelmeye başladı. aman tanrım. bu ölmüş haliydi. gözleri morarık bacağında ki ısırık izi ve donmuş bedeni.
ondan kaçmak için koşmaya başladığımda üzerime koşmaya başladı.
"Bedelini ödeyeceksin Bade!"

Mafyanın Kızı +18Where stories live. Discover now