6. BÖLÜM: SESSİZ YEMİN

1.4K 74 89
                                    




Bölüm arası yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum. İyi okumalar. 



"Sessizlik büyüdü, büyüdü bir an geldi ki kulak zarımın sessizlikten patlayacağını sandım."
Sylvia Plath

🦢

The Wisp Sings - Winter Aid



6. SESSİZ YEMİN


MANTIĞININ devre dışı kaldığı zamanlarda sonsuz hayal gücüne sığınır, dış dünyaya karşı sessizleşir insan. Sessizlik öyle olur ki bazen, dışındaki sükut içindeki kıyameti saklamaya yetmez. Yetemez. Hayal gücüyle anlamaya çalışsa da, gerçeğe en yakın yol, aslında mantıklı seçimlerine teslim olmakla mümkün olur.

Kabuslarla başlayan hayatımın yine kabuslarla sona ereceğini düşünmüşümdür. Duygu karmaşası yaşadığım her kabusumun ardından güneşli bir gün açar, temiz bir sayfa belirir, yepyeni bir gün başlar. Nihayetinde karanlık gün daima sonlanır ve karanlık anılarımın ne çabuk uzaklaştığını düşünürüm. Bu düşünce akşam üzeri, yine yerini derin bir sessizliğe bırakır. Kabusum gelmek üzeredir. Bu döngü devam eder ve asla sonlanmaz. Bir gün sonlanacağını düşünürüm. Gün gelecek ve kabusumdan uyanamayacağım. Gün gelecek yeni gün doğmayacak, temiz bir sayfa açamayacağım. O sayfanın sonuna gelmiş olacağım. Ellerim kirli, defterim yıpranmış, paramparça olmuş olacak.

Sona yaklaştığını düşünen her insan bir iç muhasebesini yapar. Yaptıklarını, aklından geçirdiklerini bir bir düşünce süzgeçinden geçirir. Ben de öyle. Her gün daima bir sonmuş gibi yaşarım. Hazırlıklıyım. Hayatın bana sunduklarını sunacaklarından çıkardığımda elimde sıfır kalacağı o anı beklerim. Bu ölümü istediğim anlamına gelmez, sadece onu her an aklımda tutarak bir şekilde hazır olmanın rahatlığını yaşarım.

Sonum gelmiş miydi? Hayatım bundan sonra yok mu olacaktı? Ben yok mu olacaktım? Emin değildim. Peki ama neden yaşadığım hayat şu an daha tatlı geliyordu? Nefes almak neden şu an dünyanın en güzel şeyi gibi hissettiriyordu?

Elinden kayıp gidene kadar kıymetini bilmez insan sevdiklerinin, elindekilerin. Nedense o gün gelene kadar sanki sonsuza kadar yaşayacakmış ve sonsuza kadar elindekileri kaybetmeyecekmiş gibi gelir. Asla sona ermez isteklerimiz. Her şeye gücümüz yetse de her şeyi satın alabilsek de almak istediklerimiz hala kalır bir yerlerde. Aslında temel güdü hayatımızı anlamlı kılma çabasından başka bir şey değildir. Anlamlı kılmak için tüm bu gayrete gireriz ve asla pes etmeyiz. Her an sonsuz bir yaşamı varmış gibi yaşayanlara inat, daima bir gözü göğü gören ben, bu defa yanılmak istedim.

Daha değil, henüz değil.

Gözlerim alışagelmiş bedende gezinirken kapının ardına kadar açılması ile sendeledim. O ana kadar ayağa kalktığımın farkında bile değildim. Aralık olan kapıdan içeri süzülen kişinin endişeli bakışları buldu yorgun gözlerimi.

"İyi misin?"

Gergin bakışlarım odanın etrafında tur attığında o bilindik yüzün nereye kaybolmuş olabileceğini düşündüm. Yorgun mavi gözlerini, buruşmuş bedeninin silüetini aradım her yerde. Yoktu, gitmişti. Un ufak olan hayallerimi de ardında götürerek.

İçeri giren kişi Karhan'dı. Elleri belimde gezindiğinde kaşlarım çatılmıştı, koltuğa oturttu beni ve önümde diz çökerek dizlerimin üzerine koydu iki elini. Başımı kaldırmak için çeneme dokunmuştu, sıcacıktı elleri benim soğuk bedenimin aksine. Gözlerim gri parlak göz küreleriyle buluştuğunda derin bir nefes aldım. Dudaklarına gitti dikkatim. Kurumuşlardı, hafif çatlaklar belirmişti. Daha öncesinde dudaklarının pürüzsüz olduğunu düşünmüştüm. Değildi, ama yine de kusursuzlardı. Üzerine sinen vanilya ile karışık odunsu bir koku doldu burnuma. İçime çektim.

KAHRAWhere stories live. Discover now