Merhaba. Bir sonraki bölüm için oy verip, yorum yazmayı lütfen unutmayın. Gözümden kaçmıyor (: İyi okumalar <3"Dik tepelere tırmanmak için, başta yavaş yürümek gerekir."
W. Shakespeare🦢
♫ starry night - Jordan Critz
♫ ay tenli kadın - U.B.
12. KIZIL ŞAFAKTA KARANLIK VALSGÖKYÜZÜ aydınlığa kavuşmadan önce söken kızıl şafak, gölgeleri eritmeye başlamıştı. Sabahın o puslu başlangıcında, ağaçların nemli gövdelerinden çiğ damlaları süzülüyordu. Ayağımın altında un ufak olan kahverengi toprak, sararmış çimlerin hakim olduğu alana değin uzanmıştı. Güneş, saklı kaldığı alandan uzanmaya o kadar yaklaşmıştı ki ovanın etrafında bir sessizlik, bir bekleyiş hissediliyordu. Kainat canlıları, hükmünü esir alacak yakıcı güneşin habercilerini karşılamaya hazırdı.
Zaman aleyhime işlemeye başlıyordu.
Tik tak.
Kanla yazılmış kaderimin esir aldığı ruhum, içinden çıkılamayacak bir hale girmeye o kadar yakındı ki, ellerimde biriken kan damlalarını hissediyordum. Buradan ölüm çıkacaktı, belki de ölümler. Hislerim hiç olmadığı kadar yaklaşmıştı. Bunu şu an kanla ıslanmış elbisemin görüntüsünden; gözyaşlarımın ıslattığı nemli yüzümden de görebiliyordum.
Yürürken topallıyordum, güçsüzdüm ama ulaşmak zorundaydım. Bir yere ulaşmak ve onu kurtarmak zorundaydım. Ancak hazırlıksızdım. Şu an onun ölümünü görmek, yorgun bedenimi yeniden yok etmeye yetecekti.
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken yürümeye devam ettim. Karşıma çıkacak herhangi bir canlı için yalvarıyordum içimden.
Ufku saran ağaçların ardından parıldayan gün ışığına gözlerim alışmaya çalışmıştı ki, dümdüz ovanın uzak bir noktasında bir hareketlilik seçmiştim. Gelenler olduğunu anlamıştım. Kimdi onlar, bizden miydi yoksa onlardan mıydı? Buna vakit var mıydı? Ne yapabilirdim ki? Her ne olacaksa şu an olacaktı, kaçabileceğim ya da saklanabileceğim bir yer yoktu. Beni görebilecekleri açıklığa kadar geldim ve yüzümü onlara çevirdim.
Korkuyor muydum? Evet. Pişman mıydım? Evet. Pes edecek miydim? Bunu şimdi öğrenecektim.
Ve karşımda duran siyah mercedesin içinden ardarda çıkan adamlara diktim gözlerimi. Gülümsemeye çalıştım. Onlar ellerimdeki ve üzerimdeki kan izlerini süzerken.
Kaderim, ellerimden kayıp gitmek üzereyken, ardımda yükselen kızıl şafağa gülümsedim. Hiç olmadığım kadar özgür hissediyordum. Belki de bu ilkti hayatımda. Kendim verdiğim kararımın sonuçlarına katlandığım ilk günüm.
YOU ARE READING
KAHRA
General FictionO, cehenneme giden yolda yürüyen bir yabancı. Harlı alevlerle kuşatılmış, hoyrat, kaba, duygusuz ve yalancı. Ne bir kasırga yıkabilir onu, ne de küçük bir kıyamet, Onu alt edebilecek belki de sadece tek bir nefes. Tüm hayatı birkaç sayfalık henüz...