19. BEYAZ ŞEHİR

549 26 21
                                    




#kahra etiketiyle Twitter'da yorumlarınızı paylaşırsanız çok sevinirim. Keyifle okuyun.
(๑˃̵ᴗ˂̵)ﻭ



"İfade edilmemiş duygular asla ölmez; sadece diri diri gömülür ve sonradan daha korkunç şekillerde tezahür ederler." Sigmund Freud


🦢





19. BEYAZ ŞEHİR

Moskova'nın soğuk nefesiyle titreyen ormanların kucakladığı ülkeye girmemize saatler kalmıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Moskova'nın soğuk nefesiyle titreyen ormanların kucakladığı ülkeye girmemize saatler kalmıştı.

Karla örtülü geniş ovaları, dağların derin sessizliğine ev sahipliği yapan Rusya benim için ayrı bir önem taşıyordu. Atalarımın yaşadığı yerdi, aynı zamanda annemin bizi uğruna terk ettiği ve bir başımıza bıraktığı.

Uçak kapısının önünde beklerken kalbim hızla atıyordu. Gözlerim pencerelere takılmıştı; dışarıda, pist boyunca ilerleyen devasa kanatlarını seyrediyordum. Uçağa doğru yürüdükçe, motorların gürültüsü kulaklarımda yankılanıyordu. Adımlarımın her biri, heyecanımın ritmini tutuyordu sanki.

Merdivenlerden yukarı çıkıp uçağa adım attığımda, geniş koridorla karşılaştım. İlerleyip yerime doğru yöneldim. Ferah iç mekan, koltuk sıraları ve sessizlik arasında kayboldum. Koltuğuma oturduğumda, kendimi huzurlu hissettim. Karhan'ın özel uçağıyla gidecektik. Bu yüzden yalnızca ikimiz olacaktık. Kimseyi istememişti, yalnızca biz vardık. Gökyüzünde başbaşa.

Gözüm pencereye ilişti. Dışarıda, apronun karmaşası vardı; yer hizasından yükselen uçakları, bagaj taşıyan araçları seyrediyordum. Ardından, uçağın hareket ettiğini hissettim. Yavaşça, pürüzsüz bir şekilde pistin başına yaklaşıyorduk.

Henüz Karhan'ı görmemiştim ki bir anda perdenin arkasından giriş yaptı. Üzerinde siyah bir kot pantolon ve siyah uzun botları vardı. Ve onunla uyumlu biçimli vücuduna yapışan siyah bir gömlek giymişti. Aynı renklerdeki diz hizasına kadar uzayan kabanını elinde taşıyordu. Beni fark ettiğinde gülümsedim ona. Neden bilmiyorum ama bana geç geleceğini söyleyip uçakta buluşalım demişti. Uçağa beni Ozan getirmişti, getirmeden önce araçtaki sessizliği bir parça huzursuz hissetmeme neden olsa da sonradan alışmıştım. Bazen Ozan da Karhan gibi oluyordu. Sessiz ve düşünceli. Yanımdaki koltuğa oturduğunda bana çevirmişti yüzü.

"Rahat mısın?"

Evet anlamında başımı sallamıştım. Uçak piste sürdüğünde, motorlar daha da güçlendi. Hafifçe geriye yaslanıp koltuğuma yapıştım. Aniden hız kazandıkça, yer yavaşça kaymaya başladı ve ardından havalanıyormuş gibi bir his kapladı içimi. Pencereden dışarı baktım; yavaşça yükselirken, şehir manzarası küçülüp uzaklaşıyordu.

Güneş batarken, bulutların üstüne çıktıkça altımızda bir deniz gibi yayılan manzarayı izledim. Uçak, beyaz bulutların arasında süzülürken, düşüncelerim serbestçe akıyordu. Artık geride bıraktığım şehirden binlerce kilometre uzaktaydım.

KAHRAWhere stories live. Discover now