8. BÖLÜM: KARANLIĞA HAPSOLAN BEDENLER

1K 56 101
                                    





Satır arası yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum. İyi okumalar.



"Hiç kimse sizin gerçekte kim olduğunuzu ve yolunuzun nereye çıkacağını tam anlamıyla bilemez. Hatta kendiniz bile... "
Carlos Castaneda

🦢

Austin Farwell - New Home



8. KARANLIĞA HAPSOLAN BEDENLER


Annem evden ayrıldığında, mutfakta oturmuş bir şeyler yiyordum. Elimde taze yapılmış bir poğaça vardı, dumanı üzerinde tüten. Küçüktüm. Aynaya baktığımda gördüğüm yansımada, örgülerimin kenarından görünen peluş pembe tokalar ve sarı çiçekli elbisem gözüme çarpıyordu. Anneannemin ölümünün üzerinden yalnızca on gün geçmişti. Bu on gün sanki tüm hayatımızın yaşanılan anılarını yok etmiş, yerine bu kısacık ânı sıkıştırmıştı.

O geceden sonra benimle konuşan birkaç kişi olmuştu. Gelen kişiler benimle konuşmak üzere gönderilen uzman doktorlardı.  Ancak o zaman bunu bilmiyordum. Yalnızca evimize gelen misafirler olduklarını düşünmüştüm. Onların ise geliş amacı o gece ne gördüğümü öğrenmek istemekten başka bir şey değildi. Çünkü bu konuda yemin etmiş gibi hiç kimse bir şey konuşmamıştı. Sessiz bir veda etmiştik anneanneme. Pencereden o gece, onu götüren kişileri izlemiştim, ağır ağır yürüyüşlerini.

Beni görmeye gelenler ise ne hissettiğimi sormak üzere odama girmişlerdi. Kapının ardından babamın bizi dinlediğini biliyordum. Onu görmesem de orada olduğuna ve tedirgin bir yüz ifadesine bürünerek, elleri birbirine bağlı bir şekilde beni izlediğine emindim. Ki bu da bana güven veriyordu.

Doktorlardan biri benimle konuşmaya çalıştığında diğeri ise odamı inceliyordu. Gözleri etrafta dört dönmüştü. Ayaktaki adamı izlerken, yanımda oturan kadın ellerinden birini koluma değdirdi. O ana dek yabancı birinin bana dokunduğunu görmemiştim. Bu beni tedirgin ederken hoşlanmadığımı belli edercesine kadına dik dik baktığımda ellerini geri indirmişti. İşte insanlara sınır koymak bu kadar kolaydı. Tek bir ifade, tek bir işaret yeterliydi sınırını korumak için. Bunu o gün öğrenmiştim.

Kadın bana amcamın benim için endişelendiğini söyleyene dek neden bahsettiğini anlamamıştım. Benim bir amcam yoktu, yalnızca babam vardı. Ancak bu beni ilk terk ediş sinyaliydi, anlamam gereken. Hayal kırıklığıyla dolu bir ifadeyle süzmüştüm onu.

"Amcanız Lâhza, o gece nasıl hissettiğinizi öğrenmek istiyor. Sizin için endişeleniyor. Bizi anlıyorsun değil mi?"

Babam amcam olduğunu söylemiş ve beni öyle anlatmış olmalıydı. Beni düşündüğü için değil, pot kırmamam için dinliyor olmalıydı. Çünkü ben daima gizli kalmalıydım. Kuytulardan çıkmamalı ve söylenmemesi gereken şeyleri söylememeliydim.

Yasaktı. Ailem olduğunu söylemem yasaklanmıştı. Neden olduğunu bilmesem de sadece kurallara uyuyordum. İtaat etmeyi öğrenmiştim bu yaşımda.

Gözlerimi önce ikisi arasında gezdirdim ve dönerek pencereme baktım. Onlar ise arkamda kalmıştı. Beni sessizce bekliyorlardı. Gözlerimden akmayı bekleyen gözyaşlarımı tuttum içimde sıkıca. Küçük yaşta olgunluk beklenen çocuklar hiç büyümezmiş derler. Hep bir yerlerde çocuk yanlarını saklarlar.

KAHRAWhere stories live. Discover now