7. B Ö L Ü M

31.2K 872 63
                                    

Uykumu bölen banyodan gelen seslerdi. Dolap kapakları o kadar sert kapatılıyordu ki resmen yerimden sıçradım. Gözlerimi ovuşturup doğruldum. Yatağın üstünde Bars'ın damatlığı vardı.

Düğünden sonra ki gün. Ne berbat olayları ardı ardına yaşadık öyle. Ne kadar çekinsemde üstümde Bars'la birlikte olmaya zorlanacağım diye bir korku vardı. Ama sanırım şu an bütün gözler annemin ölümüydü.

Bars gibi bir insanla böyle bir şey yaşamayacağım asla.

Ki kendisi zaten her şeyi sevgilisiyle yaşıyordur.

Üstüme battaniye örtülmüştü. Bars'ın örttüğünü düşünerek tiksinerek attım üstümden. Yine kapı sert şekilde açıldı. Yüzüme bakmadan

"Başın sağ olsun." Deyip saatini taktı.

"Bugün bir istisna yapacağım. Yemeğe bizimle aynı masa da otur."

Kaşlarımı çattım. Acaba şaka mı yapıyor?

"Ne anlatıyorsun sen?" Dedim. Bars aynada saçını düzeltirken duraksadı.

"Annen öldü diye seninle ağlıyayım mı? Kalk hadi!"

"Dün sana üzülmekten anneme üzülemedim." Deyip ayağa kalktım. Yakınına gittim. Aramızda olan üç adımlık mesafeyi Bars kapattı.

"O ne demek?"

Kollarımı göğsüme bağlayıp tebessüm ettim.

"İstemediğin bir insanla evlenmek bir yana kaça kaç sevgilinin yanına gittin. Bu acizliği hiçbir yerde görmedim." Dedim.

Bars'ın sinirlendiğini artık anlayabiliyordum. Zaten bana karşı hep sinirli duruyor.

"Bence sen ne bana ne de annene üzül. Sen kendine üzül Verda. Artık hapishanedesin. Babanın seni yaka yaka dövdüğü günleri mumla arayacağın bir hapishane. Hatta annenin öldüğüne şükret bu hallerini görmeyecek." Deyip omzumdan hafifçe itti.

"Şimdi düş önüme! Hadi!" Diye bağırdı.

Dediklerini sindirmeye çalışırken avluya çıktık. Hiç kimse bu kızın yası var saygı duyalım diye düşünmüyordu. Herkes o kadar şen şakraktı ki..

Bars beni ittirerek başka sandalyeye oturttu. İştahla yemeğini yiyordu tüm aile.

Hepsini tek tek incelemeye başladım.

Dare Nene en başa oturmuştu geldiğimden beri bana bi kötülüğü dokunmamıştı. Aklaşmış saçlarını beyaz tülbentiyle kapatıyordu. Yüzündeki kırışıklıklar ve gülünce kısılan gözleri oldum olası bana güven veriyordu.

Dare nenenin karşısında yani diğer başta Ömer ağa oturuyordu. Her şeyi bu adam başlattı ona nefretim çok ayrı.

Ömer ağanın sağ tarafında Iraz onun karşısında ben vardım. Diğer taraflarda ise herkes eşinin yanında oturuyordu. Çocuklar ise masanın en sonunda.

"Gelin yesene yemeğini." Dedi Dare nene. Kollarımı göğsüme başlamıştım kaşığa bile dokunmamıştım.

"Aç değilim. Müsade ederseniz odama geçeceğim." Dedim ayağa kalkarak

"Otur!" Dedi Bars.

Sinirle dudaklarımı dişledim.

"Heja'da böyleydi işte. Sonra da otururdu kalktığı gibi abi korkusundan" Dedi Aran.

Heja'nın ismini duymak midemi bulandırıyordu. Beyinsiz kız!

"Ben Heja değilim. Sizlere afiyet olsun." Deyip sandalyemi düzelttim. Hızla odama koştum. Kapıyı kapattığımda gerginlikle beklemeye başladım.

Arkamdan kimse koşmamıştı. Herhangi bir yerim morarmamıştı. Kapının arkasında beklemeyi bırakıp berjere oturdum. Kısa süre sonra

"Verda! Hadi gidiyoruz!" Sesini duydum. Bağıran Nazlı'ydı.

Kapıdan çıkıp trabzanlara dayandım.

"Anlamadım?"

"Annenin cenazesi varya hani. Hadi!"

Doğru. Annemin sahte cenazesi vardı.

"Siz gidin! Verda gelmeyecek!" Bars'ın merdivenin başından gelen sesiyle ona baktım.

"Ne?"

Bu cenazenin sahte olduğunu tek ben biliyorum ve bu adam annemin cenazesine gitmeyeceğimi mi söylüyor yani?

Odaya gelerek beni içeriye doğru itti.

"Bir daha asla ama asla sözümü çiğneme. Annenin cenazesine gitmeyeceksin!" Dedi.

"Sen ne saçmalıyorsun be! B-bu bu nasıl- böyle şey mi olur?"

"Olur! Beni başkalarıyla karıştırma!" Diye bağırdı Bars.

Bu adam manyak. Ruh hastası böyle ceza anlayışı mı olur? Ya gerçekten anneme bir şey olsaydı da yine böyle davransaydı?

Bars yanımdan geçip dolaptan ceket aldı.

"Eğer o cenazeye gidersen seni öldürürüm. Sakın blöf yaptığımı düşünme. Seni orada gördüğüm an annenin yanına ikinci mezar kazılır." Dedi.

Daha sonra hiç umursamadan kapıyı çarptı.

"Allah senin belanı versin." Diye fısıldadım.

Arkasından öyle kaldım. Saçlarımı yolmak istedim. Odadan dışarı çıktığımda neredeyse kimse yoktu.

Birkaç odayı kurcalamak istedim. Elimi attığım iki kapıda kapalıydı. Merdivenleri takip ettim. Bir üst kat daha vardı. Üst kat terastı ve hayatım boyunca böyle güzel manzara görmedim.

Sanki bütün şehir ayağımın altındaydı. Hayranlıkla manzaraya bakarken masanın üstünde sigara paketini gördüm. Daha önce babam ve abimin sigaralarından içmiştim. Bi deli cesareti geldi. Sigarayı elime aldım ateşle buluşturdum. İlk nefeste öksürük krizine de girsem yavaş yavaş alışmıştım.

Karşımda koca şehir elimde sigara.

Bunların arasından kurtulmam lazım kısa zamanda annemin yanına gitmem lazım. Bu aile de sanki herkes değişik bir şeyleri hataları kusurları sırları var gibiydi.

Sırları...

Aklıma birden tekerlekli sandalyede ki kız geldi. Terastan avluyu yokladım. Görünürde gerçekten kimse yoktu. Sigarayı küllüğe bastırıp sessizce merdivenlerden indim.

O kızın odasını ararken birkaç farklı odaya girmiştim. İlk giridiğim oda Vildangilin yatak odasıydı. Vildan'ın düğün fotoğrafını görünce anladım ki ne Vildan'a ne de Aran'a gram ısınamadım.

Sonunda o kızın odasına geldiğimi fark ettim. İçeriden hiç ses çıkmıyordu ve deli gibi heyecanlanmaya başladım. Usulca kapıyı vurdum. Yine ses gelmedi.

Acaba ben önceki sefer hayal mi gördüm?

Terleyen avuçlarımı pantolonuma silip kapının kulpuna asıldım. İçeri giridiğimde tekerlekli sandalyede oturmuş, saçları iki yandan örülmüş, elinde peluş oyuncağı olan korkuyla bana bakıyordu.

Korkusunu hissedince gülümsemeye çalıştım.

"Merhaba."

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin