29. B Ö L Ü M

18.5K 585 16
                                    

Aradan haftalar aylar geçmişti. Her şey o konakta yaşanmış her şey o gün bitmişti. O günden beri Bars'tan hiç haberim yok. Son görüşmeden sonra Mert'i de hiç görmedim. Rukiye teyzenin dükkanına bakıyordum. Parasından falan değil de beni meşgul edecek bir arayıştan dolayı.

Kendi yağımda kavrulurken elime geçen ilk parayla telefon ve hat almıştım. Tabi ki de hemen annemi aramıştım. Mert'i ve bebekten bahsetmeden gelememe nedenimi anlatmıştır. Artık annem geleceğime asla inanmıyor. Bende.. Sanırım anneme çok büyük bir kötülük ettim. Gerçi o mutlu olduğunu söylüyordu. Çalışıyor para kazanıyor hatta komşularıyla gün bile düzenliyormuş.

Abimden hala haberi yoktu. Bende de söyleyecek cesaret yoktu. Eğer anlattığı kadar huzurlu bir hayatı varsa bunu söyleyip canını sıkmama hiç gerek yok. Gençken yaşayamadığı hayatını yaşasın.

Babama gelirsek...
Yoktu. Yani o günden sonra hiçbir şey olmadı. Yine ayrı odalardaydık nadiren akşam yemeğinde aynı masada otururduk. Doktor fizik tedavi önerdi felçli kısımları için ama o istemedi.

Tabi bir de bir türlü açamadığım şu boşanma davası vardı. Annemin bir komşusunun tanıdığı avukattı. Onunla görüşmüştüm ama Bars'tan hiç haber alamadığım için anlaşmalı boşanma davasını açamamıştım.

Kafamda milyonlarca düşünce dükkanı açmaya gidiyordum. Artık sonbahar bitmiş çetin soğuk kış gelmişti. İki hafta sonra yılbaşına girecektik. Bu yılda kimdim, önümüzdeki yıla kim olarak gireceğim?

Dükkanı açıp sobayı yaktım. Vakit ilerledikçe gelenler gidenler oluyordu. Yaşlı heyeti kapının önünde bitiyor bir ip alıp bin yıllık dedikodu yapıyorlardı. Yine bir grup ellerindeki örgülerle geldiler.

"Hayırlı işler kızım. Şu ipin aynı numarasından versene." Diyen teyzeye gülümseyip raflara baktım.

"Teyze elimde yok. Çocuklara diyeyim de depodan getirsinler. Siz oturun." Dedim yanında gelen iki kıza.

"Sen kimlerdensin kızım?"

"Aşrat- Arsayların kızıyım." Dedim. Bunca zaman oldu hala soyadımı unutuyorum. Teyze üzülerek

"Ah kızım. Annen ne iyi kadındı." Dedi.

"Doğru. Bir türlü gidemedim yanına." Dedim kendi kendime konuşur gibi. Ama dediğimi üç kadında duymuştu. Kırdığım potu fark edip

"Yani.. Mezarına! Mezarına gidemedim uzun zamandır." Deyip lafı çevirmeye çalıştım.

Şu eleman acilen o ipi getirmeli.

Sessiz sakin duran yaşı bana yakın olan kız gülümseyerek

"Dükkan senin mi?" Dedi. Başımı salladım.

"Okuyor musun? Harçlık için mi çalışıyorsun?"

En sevmediğim konuya gelmiştik işte. Okumayı gerçekten çok istedim. Tamam fazla zeki akıllı biri değildim belki çünkü ortaokuldan beri okuldan hemen sonra çalışmaya giderdim. Ama mutlaka üniversite okumak isterdim. Yaşıtlarım okullarını bitirmişti bile.

Yüzümün aldığı halden

"Canını sıkmak istemedim." Dedi kız. Hemen kendimi toparlayıp gülümsedim.

"Hayır hayır. Çok isterdim aslında okumayı ama nasip olmadı."

"Hala istiyorsan açıktan okuyabilirsin sınava şurda ne kadar kaldı." Dedi. Olabilir miydi böyle bir şey? Anlamsız gözlerle baktığımı gören kız gülümseyip elini uzattı.

BERDELWhere stories live. Discover now