Cadı Köprüsü

35.2K 3.2K 821
                                    


Diana'nın Uçan Dükkanından çıktık ve bu sefer bebek şoförlerle hayatımızı tehlikeye atmak yerine Fiona'nın altın para yolunu tercih ettik.

Fiona yine parayı hava fırlatıp Porta kelimesini söylerken altın para döne döne yere düştü ve yerin içinden geçip kayboldu. Fiona yine önden giderken ben de arkasından atladım. Bir an için Fiona'nın açtığı bu geçit yanlışlıkla bizi üstünde bulunduğumuz buluttan aşağı düşürebilir mi diye tereddüt etsem de boş vermeyi tercih ettim.

Saniyeler sonra yine, Mario oyunlarındaki gibi ahşap bir odaya yükseliyordum. Odanın üstü açıktı ve sıcak gece havası içeriye dolmuştu. Burası diğer yerler gibi nemli yaz havasında olmak yerine bahar havasında gibiydi. Acaba şimdi neredeydim? Bir düşününce, Fiona'nın beni nereden nereye götürdüğünü hiç bilmeden direk gidiyordum. Tanrım, bu gerçekten deliceydi ama tuhaf bir şekilde şikayetçi değildim.

Fiona'nın tavırlarında, yeni yeni tanıştığım insanlarda çok farklı bir enerji vardı. Onlarla hayatıma gerçek bir tat gelmiş gibiydi. Artık daha canlı, daha güçlü hissetmemi sağlamışlardı. Dört duvar içerisine tıkılı kalmışken tüm bunlar yepyeni maceralardı ve daha önce bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyordum.

Ayaklarımın altındaki zemin sertleştiğinde yanımda durmuş beni bekleyen Fiona'ya baktım ve tekrar baktım. Az önce geçide atlamadan üstünde o saçma kıyafetler varken şimdi tamamen cadı kıyafetlerine bürünmüştü. Üstünde arkası uzun önü kısa bir cüppe vardı. Cüppe neredeyse siyah gibi görünen mor kadifeden yapılmıştı ve üstü mor mistik desenlerle kaplıydı. Cüppesinin altında diz altı siyah bir etek giymişti. Koyu çorapları ten göstermiyordu ve ayaklarında yanları gümüş tokalı bileğinde çizmeleri vardı.

Saçları omuzlarına dağınık bir şekilde salınmıştı ve üstünde koyu mor bir sivri uçlu cadı şapkası vardı. Şapkasının içinde mor bir ışık dalgalanması var gibiydi.

Ağzım açık bir şekilde Fiona'nın dönüşümüne bakakalmıştım. Fiona beni etkiden çıkarmak için elinin önümde salladı. "Şaşırma, bundan sonra sen de böyle giyineceksin."

Gülümsedim. Eğer benim kıyafetlerim de bu kadar havalıysa yatağa bile böyle girerdim.

"Hadi, son durağımıza geldik. Cadı Köprüsü." dedi Fiona öndeki ahşap kapıyı açarak.

Bulunduğumuz odanın çatısı açık olduğu için dışarıdaki kalabalığın sesini duyabiliyordum ama Fiona kapıyı açınca portre tamamlanmış sesler anlam kazanmıştı.

Dışarısı tam bir şenlik alanı gibiydi. Önümde Diana'nın Uçan Dükkan'ından çok da farklı olmayan onlarca dükkan çarpık çurpuk dizilmişti ve hepsinin etrafında sarı ışık topçukları uçuşuyordu. Normalde insanlar lambaları kullanırken cadılar 'Bize ne, her yere büyülü ışık topları koyarız.' demişler gibiydi.

Siyah ya da koyu kahve binaların çatıları artık cadıların resmi renkleri olduğunu anladığım kırmızı, yeşil, mor ve lacivertten oluşuyordu. Binalar sokağa doğru genişleyip dar sokağı daha da darlaştırıyordu. Ama bunun bir nedeni olduğu belliydi.

Aşağıdaki taş sokağın aksine binaların arasında ve boydan boya köprüler dükkanların duvarlarından asılmıştı. Taş sokak kalabalıktı ve renk renk cüppeler havada uçuyordu ve kargaşa yukarıda da en az aşağısı kadar fazlaydı. Tanrım bu kadar cadı nereden çıkmıştı? Eğer bu kadar fazlalarsa neden hiç kimsenin onlardan haber yoktu?

 Tanrım bu kadar cadı nereden çıkmıştı? Eğer bu kadar fazlalarsa neden hiç kimsenin onlardan haber yoktu?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Hekate'nin Kızları - KitapWhere stories live. Discover now