Yılbaşı Özel Bölümü

17.8K 1.3K 515
                                    

1 Yıl Önce

31 Aralık  Gecesi, İsyankarmeşe Malikanesi, Miltenberg (Frankfurt yakınlarında bir kasaba) 



Fiona belki de ismi yüzüncü kez seslenirken adımlarına hız kazandırıp koyu ahşap zeminde neredeyse koşarak çemberdeki yerini aldı. Bunu yaparken o kadar dikkatli davranmıştı ki belki de işlerinin yarısına bu özeni gösterse böylesine sakar olmakla anılmazdı. Ama bugün sebebi farklıydı. Fiona onu boydan boya saran siyah cübbesinin biraz olsun açılmasına ve altındaki kar menekşesi moru, festival elbisesinin gözler önüne serilmesine izin veremezdi. Ailesindeki herhangi bir zehir göz onu yakalarsa gecenin ilerleyen saatlerinde sıvışıp katılacakları kutlama hayal olurdu çünkü.

Annesi Sebenna kaşları çatılmış bir şekilde ona bakıyordu. Dudaklarına gelen azarları geri ittiği her halinden belliydi. Ona kızgınlığının sebebini daha da beter etmek istemiyordu çünkü. Ailenin diğer büyükleri önünde geç kalan Fiona yüzünden annesi olarak Sebenna da suçlu durumuna düşmüştü bir şekilde. Fiona kafasını ürkekçe çevirip diğer gözleri yakaladığında ayıplayan bakışların her biriyle daha fazla yerinde büzülüp küçülmüştü. 

Hemen yanında çömelmiş Gwen elini destek olurcasına Fiona'nın omzuna koydu. Parlak kırmızı rujla adeta ışık saçan dudakları tatlı bir gülümseyişle yukarı doğru kıvrılmıştı. 

Sessizliği bozan uzaktaki en kutsal köşeye kurulmuş İsyankarmeşe'lerin kadim cadısı Luviera oldu. Önce boğazını temizleyerek başladı. "Ihm, evet. Tamam isek başlayalım; yeterince geç kaldık." 

Kafalar onu takiben onaylayacak şekilde sallandı. Ailenin zilli cadısı diye dalga geçilen Fiona'nın ondan iki yaş küçük kuzeni Verdi'nin şapkasının ucundaki küçük zil belli belirsiz şıngırdadı. 

Cadılar ellerini önlerine kaldırıp beş parmaklarını da ardına kadar açtılar. Ellerini birbirinden uzaklaştırırken yanlarındaki cadının serçe parmaklarıyla birbirini buldular ve yere paralel tuttukları parmaklarını kırmadan birbiri arasına geçirdiler. 

Bedenleri bir ucundan diğer ucuna bağlanıp çember tamamlanınca Fiona'nın vücudunu son bir haftadır alışık olduğu o karıncalandıran güç hissi sardı. Aynı kanların yaptığı ritüel hep olması gerekenden fazla güçlü olurdu, bunu biliyordu. 

Teyzesinin dudaklarından seremoninin ilerleyen dakikaları boyunca sürecek dua dökülmeye başladı. Şarkıya benzer bir melodiyle söylediği şeyler Kelt dilinde olsa da Fiona denilenleri anlayabiliyordu. 

"Gökteki anne, sana ve hizmetkarlarına sesleniyoruz. Duy sesimizi, büyümüz koyu gecene karışsın. Sana teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ruhumuzu beslediğin bir yıl daha akıp gidiyor. En karanlık günler yine geride kalıyor ve güneş yavaş yavaş yükseliyor. Meşalelerin yolumuzu aydınlatmak için daha bir harlanıyor. Işığın ve varlığın için sana minnettarız."

Birleştirdikleri ellerinin altındaki mumların alevi yavaş yavaş yükselip en sonunda avuçlarını yalamaya başlamıştı. Fiona uyuşturucu ısının onu yakmadığını, aksine enerjisini beslediğini hissedebiliyordu. 

Kafasını teşekkür edercesine geri yatırıp yukarı baktı. Fıldır fıldır gözleri olabileceği en dingin haldeydi şimdi. Geceyi selamlıyor, ışığa yenilişini izliyordu. 

Bugün ve bundan önceki 9 gün boyunca her gece bunu yapmışlardı. Bugün Yule'un son günüydü; yeni yıldan önceki son gün.

Yule 21 Aralık, kış dönencesinde başlayan bir Pagan kış festivaliydi. En uzun gecenin yaşanışı ve kısalmış günlerin uzamaya başladıkları günü kutlamak adına yapılırdı. Tekrar ışığın onlara bahşedildiği için yapılan bir teşekkürdü yani. 

Hekate'nin Kızları - KitapWhere stories live. Discover now