Bir Genç Cadının Gizli Dolabı

32.1K 2.9K 694
                                    

Multimedia: Go Go Go - Genevieve Artadi, Beat Vince

Bu bölüm de sandığımdan uzun çıktı.Bir bölüm daha Vhartlox olmayacak maalesef. :) Evdeki hesabım çarşıya bir türlü uyamıyor. Neyse, diğer bölüm iki gün sonra gelecek. Neyse ki haftada bir bölüm yayınlamıyorum. Tercih ederseniz kısa kısa ve sık yerine uzun ve haftalık bölüm de yayımlayabilirim ama böylesi sık sık daha rahat ve daha eğlenceli gibi geliyor. Tercihinizi buraya yorum olarak yazabilirsiniz. Komik karakterlerle tanışacağınız bir bölüm daha bekliyor sizi. Keyifli okumalar.


Bianco Gwen'in minicik ürkek kedisinin yanından huysuzca kalktı ve pelerinime doğru haylaz adımlarla yürüyerek silkindi. Gideceğimizi anlamıştı herhalde.

Fiona Gwen'in yanına gidip sıkıca kucaklaştı ve bana döndü. "Evet, bakalım dolabım ne alemde?" Elini çantasına daldırdı ve bir an için içinde dünyalar olan çantasından devasa olduğunu iddia ettiği dolabını çıkaracak sandım. Ama Fiona aradığı şeyi bulduğunda dışarı çıkardığı kopuk bir kapı kolu oldu. Antika işlemeli, eskimiş pirinç kapı kolunu dikkatlice dışarı çıkardı ve elini sanki gerçekten bir kapı açacakmış gibi yerleştirdi.

Ardından kapı kolunu boş hava üstünde, bel hizasında gezdirdi. Sanki bir şeyi yakalamaya çalışıyor gibiydi. Birden kapı kolu sanki bir yere oturmuş gibi bir clik sesi çıkardı. Fiona kapıyı tutan elini sıktı ve aşağı doğru döndürürken konuştu. "İşte buradasın."

Kapı kolunu 30 derece aşağı bükmüş bir şekilde geriye doğru çekti ve birden bomboş havda siyah çizgiler oluştu. Sanki görünmez bir kapı aralanmış da arkasındaki karanlık siyah bir boşluk gibi görünüyor diyebilirdim. Fiona kulpu daha da çekerken gerçekten de az önce hiçbir şey olmayan yerde artık dikdörtgen bir kapı girişi vardı. İçerideki ışık kapıdan içeri sızmıştı ve karanlıkta taş zeminin üstünde kocaman bir ışık huzmesi yaratmıştı.

Fiona önden gitti, bir süre bekleyerek karanlığı dinledi sonra bana gel işareti yaptı. Tereddütle karanlığa adım atarak taş zemine bastım ve artık Gwen'in kırmızı halılarının üstüne olmadığımı biliyordum.

Bianco da siyah bir tüy pufu olarak beni takip ederken Gwen arkadan kapı kolunu çıkardı ve Fiona'ya attı. Fiona kapı kolunu havada tutarken Gwen kapıyı arkamızdan kapatıyordu. "Bol şans. Sonra görüşürüz, yani orada başınıza bir şey gelmezse."

Kapı kapanıp ışık giderken tedirginlikle kollarımı kavuşturdum. Gwen'in son sözleri gerçekten çok güven vermişti. (!)

Hiçbir şey göremediğim için olduğum yerde durup içinde bulunduğumuz yerin serin havasını içime çektim. Gwen'in cüppesine minnettardım, eski kıyafetlerimle olsam burada donmuştum.

"Argian"

Fiona'nın tek sözlü büyüsünden sonra bir anda her şey ışığa boğuldu. Gözlerime elimi siper ettim ve geri indirdiğimde artık Fiona'nın neyden bahsettiğini biliyordum. Ağzım bir karış açık şekilde karşımda olabildiğince uzanan tepeciklere baktım. Sanki devasa bir şehir çöplüğündeydik. Daha çok mor renklerinde olsa da rengarenk eşyalardan oluşan tepecikler farklı boyutlarda ardı ardına sıralanıyordu. Aralarında iki metre uzunluğunda açık mor kaldırım taşları vardı. Yukarısı ise hayatımda karşılaştığım en garip ama bir o kadar da büyüleyici bir gökyüzüne sahipti. Nebulalar ve galaktik karmaşık sarmallara benzeyen mor, lacivert ve kırmızı tonlarında bir hayal alemi gibiydi. Sanki uzaya çıkmıştık da nefes alabiliyorduk. Kısacası kendimi bir an için Oz Büyücüsü kitabı içerisinde hissedivermiştim. Çimlerden tepecikler ve sarı yol biraz farklıydı ama aklıma bir tek o gelmişti.

Hekate'nin Kızları - KitapWhere stories live. Discover now