5 🌸 cesaretim küçüklüğümden 桜

6K 541 208
                                    

"Bulutlardan beyaz
Gökyüzünden mavi aldım
Denizlerden sonsuzluk, gözlerinden umut aldım"

Küçüklük müydü bize her şeyi yapabileceğimizi hissettiren yoksa küçüklüğümüzün yanından hiç ayırmadığı ufak çocuğu cesaret miydi anlayamazdım. Biçare kanatlarım kırılacak raddeye gelse de her seferinde cesaret kokulu emniyet kemerim beni tutuyor ve ona attığım her adımda uhrevi bir güç gibi destekliyordu.

On birinci yaş gününün olduğu bu bulutlu günde, en sevdiğim gök mavisi rengindeki eteği dizlerimin hemen üstünde biten dantel işlemeli elbisemi giymiş, uçarı cesaretimden güçlenerek aynadaki yansımama bakıyordum. Sütlü çikolata rengine bürünmüş ve özenle taranarak düzeltilen bukleli saçlarım omuzlarımdan dökülürken, fazla çekik olmayan, saçlarımla aynı renkteki gözlerime sevincimin ve heyecanımın sirayet ettiğini gördüm. Yanağımda ve tam çenemin ortasında bulunan ufak gamzeler de bana yaramaz bir tavırla göz kırpıyordu.

Haftalardır beklediğim bu gün sonunda gelip çatmış ve hazırladığım küçük sürprizi ona vermem için bana şans tanımıştı. Boy aynasındaki yansımama gülümseyerek sekizinci yaş günümde annemin hediye ettiği tavus kuşu kolyeye dokundum. Sahip olduklarımızın değerinin farkında olmak, merkezi kaybetmeden hayata gülen gözlerle bakarken hayallerimizi ihmal etmeden bunları kendi güzel vasıflarımız yapmanın değerini vurguladığını söylemişti boynuma takarken. Ona sahip olduğum için zaten fazlaca mutlu olduğumu söylemiştim ben de. Anneme teşekkür edip sarılıvermiştim ardından tüm samimiyetimle.Birçok çocuğun bu sevgiyi tadamadan öleceğini bilmek beni yaralıyordu. Güzel bir kuşun hayatı boyunca uçamaması gibi geliyordu bana annesizlik. Uçmayı öğretenin yoktu, kanatların bir vasfı yoktu.

"Gitmeyi düşünmüyor musun Sujin-ah?"

Annemin tüm sıkıntıları bertaraf edebilecek yumuşaklıktaki sesini duyduğumda kafamı kapı pervazına yaslanmış bedenine çevirdim. Üzerindeki su yeşili gömleğin ortaya çıkardığı beyaz teni ve topladığı saçlarıyla mum bebek gibi görünüyordu. Fazla güzelsin diyordum ona, fakat her seferinde sana sahip olduğum için diyor ve utandırıyordu.

"Hazırım anne. Sadece kontrol ediyordum." diyerek gülümsediğimde annem yaslandığı yerden uzaklaşarak yanıma geldi ve çenemi okşayarak ellerini omzuma koydu. Şimdi aynaya baktığımda tam arkamda dikilen bu narin fakat bir o kadar heybetli kadın beni şefkatli gölgesinde koruyan bir kalkan gibi duruyordu.

"Aynalara ihtiyaç duymayacak kadar güzel bir kızsın bebeğim. Kim ne düşünürse düşünsün kalbindeki o saf ışığın aydınlattığı bir çehren ve hiçbir zaman kaybolmamasını istediğim doğal gülüşe sahipsin. Bunu sakın unutma Sujin."

Jimin üzerinde krem şantiyle 'İyi ki dünyadasın küçük mutluluğumuz' yazılı krokanlı pastanın üzerindeki on bir mumu üflemeden önce partisine davet etmiş olduğu bu pek de kalabalık olmayan gruba baktı ve büyük bir insan edasıyla ellerini masaya koyarak sırtını dikleştirdi. Annem, babam, Min Soo teyze, albay amca ve Mochi haricinde başka kimse yoktu. Gerçi olması gereken biri de yoktu, bizim kalabalığımız bu kadar oluyor ve bize fazlasıyla yetiyordu.

"Öncelikle," diye söze başladığında masanın altında heyecanla ufak kuyruğunu sallayan ve bunu her yapışında poposunu sağa sola kıvıran Mochi, tanıdık sesi duymasıyla havlayarak onu böldü ve herkes kahkahalara boğuldu."Mochi-ah sessiz ol!" Küçük köpeğin böldüğü lafı tekrardan ağzına alan Jimin, "Doğum günü kutlamalarından pek hoşnut olmasam da böyle düşünüp, geldiğiniz için size çok teşekkür ederim." diyerek bakışlarını bizim üzerimizde gezdirdiğinde üzerindeki koyu lacivert tişörtün ortaya çıkardığı parlak beyaz yüzüne bakıp hayranlığımı gizleyerek gülümsedim. Büyüyor, her geçen yıl biraz daha güzelleşiyordu. Gülümsediğinde kaybolan minik gözleri benimkilerle buluştuğunda bir süre takılı kalsa da ardından hemen anne ve babasına çevirdi.

cherry blossom | pjm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin