24 🌸 kaç bahar geçti üstünden 桜

3.8K 403 675
                                    

"Ama gelmiyorsun, çünkü gelmek senin için bir ihtiyaç olana kadar bekliyorsun."

"Hey, iyi misin?"

Avucumun içinde, tavus kuşu figürünün hemen yan kısmından kopmuş kolyeyi tutarken omzumda bir el hissettim. Tepki vermeyip öylece kolyeye bakarken, zemine bastırdığım diz kapaklarım acıyordu.

"Sujin..." dedi tekrardan. Omzumdaki elini sıkılaştırdı. "İyi misin?"

Sonunda kafamı kaldırıp karşıma geçen Myung Soo'ya döndüğümde bomboş hissediyordum. Gözlerindeki o yoğun endişe bulutunun içerisinde kayda geçmeyen bir toz parçası gibiydim sanki. Üfleseler yıkılacak kadar dayanıksız ve temeli çürük bir binanın zeminine konan bir toz parçası.

"Kolyem." dedim acıyla. "Kolyem koptu."

Üzerimdeki üniforma beni boğuyordu artık. Dengesiz hava, çamlık ve kulağıma ilişen zil sesi beni darma duman ediyordu. Sanki kolye değil de annem ile aramızdaki o altın bağ kopmuştu. Sanki kopan bir demir parçası değil de kalbimdeki derin yaranın tutmayan kabuğuydu.

Avucumun içindeki kolyeyi alan Myung Soo bir süre baktıktan sonra tebessüm ederek "Buna üzülmene gerek yok Sujin." dedi. "Babam gümüşçü. Tamir etmesi beş dakikasını almaz."

Birden kalbime dökülen karanlık toz bulutu hafiflemişti. "Sahi mi?" diye sordum dolan gözlerime sinen yaşları durdurmaya çalışarak. "Onu eski haline getirebilir mi?"

"Elbette." dedi gülümseyerek. "Eskisinden daha sağlam olacak. Hatta istersen zincirini değiştirebiliriz?"

"Hayır!" dedim aniden. "Zincirini değiştirmek istemiyorum."

Myung Soo kafasını sallayıp omzumu sıvazladıktan sonra kaşlarını çatarak "Ama sen hala mutlu değilsin Sujin." dedi. "Yoksa o ibne bir yerini mi acıttı?"

Kafamı olumsuz anlamda salladım. Canım fiziksel anlamda yanmıyordu. Bakışlarımı elinde tuttuğu, kuyruğundaki renkli taşları parıldayan tavus kuşu kolyeye diktim. "Yine de ilk hali gibi olmayacak. Annem beni bırakıp gitti, arkasında bıraktığı basit bir obje mi bana sonsuza dek eşlik edecek?"

Acınası göründüğümün farkındaydım. Sevgisi yarım kalmış biri olaraktan sürekli bir şeyleri kaybetmekten korkuyor ve aynı şekilde sürekli korktuğum şeyleri yaşıyordum. Fakat Myung Soo bana böyle göründüğümü hissettirmek yerine gözlerini gerçeğe kapamayı seçti. Yaralarımın üzerine basarak kalbimi acıtmaktansa çok daha pürüzlü ve zor yolu seçti. "Anneler karınlarına bile düşmeden evvel severler çocuklarını. Onlarla bir olan ruhları ömür boyu ayrılmaz yanlarından."

Saman beynin ilk kez benimle böyle derin bir konu hakkında konuştuğunu görüyordum. Aylar sonra ilk kez kalbime dokunuyordu ve bunu izinsiz yapıyordu. Yine de ona kızamadım. Öyle eksiktim ki yolda bulduğum en alakasız parçayı bile boşluklarımı doldurmak için alırdım kalbime.

Kucağıma düşen elimi kavrayıp kalbimin üzerine koyduğunda Jimin'den sonra bir erkeğin dokunuşunu yadırgadı ruhum. Ama yine de itiraz etmeye mecalim yoktu ve sözleri şefkatlice sarmalıyordu, yapamadım.

"Ne olursa olsun seni terk ettiğini düşünmemelisin, çünkü basit bir kolyenin veya eşyanın ardında değil ruhu. Tam sol yanında. Annen seni hiç bırakmadı Sujin, o hep seninle."

Nam Hee olayının ardından günün diğer yarısı müdürün odasında hesap vermeyle geçti. Elbette olayı ilk başlatıp öğrenci gasp etmekle suçlu olan Nam Hee olduğundan iş fazla uzatılmadı ve kınama verildi. Ben de şiddete başvurduğum için sözlü uyarı aldım fakat şahitlerim vardı ve iyi bir öğrenci olduğumdan bu fazla büyütülmedi. Rae Yun üzülmüştü, yanlış kişiye duygular besleyip beni dinlemediği ama en çok da Myung Soo'yu fark edemediği için. Doğum gününün buruk sürprizini yapan saman beyin duygularını ona itiraf etmişti. Rae Yun ise ona karşı henüz bir şeyler hissetmediğinden kararsızdı. Ancak tavırlarına bakılırsa kalbi bomboş da sayılmazdı.

cherry blossom | pjm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin