13 🌸 yağmurla akan gözyaşı 桜

4.3K 491 324
                                    

Bugün hava her zamankinden buruk, acı verici bir karanlıkla kaplı. Gökyüzünün yeryüzüyle bir derdi var gibi bugün. Her şey fazla yarım, eşini bulamamış titriyor gibi. Ağaçlar daha üzgün, rüzgar bir şeyleri incitecekmişçesine sessiz. Sokaklar daha boş, insanlar daha pervasız. Çiçekler de solgun bugün, kırılmışlar belli, dengesiz birinin kurbanı olmuşçasına eğik boyunları. Güneş saklanıyor bulutların arasına, birazdan misafiri olan yağmuru yollayacakmış gibi. Kasvetinden üşütüyor evlerin soluk duvarları, toprak beklenti içerisinde daha güzel kokuyor, ürkütüyor beni.

Tuhaf bir gün bugün, kötü bir rüyanın başlangıcı gibi.

-

"Anne, o albümü almayı nasıl unutursun? O kadar da dedim sana!"

Her genç kızın hayatının belli bir döneminde illaki olmuştur hayranı olduğu bir sanatçı/sanatçılar. Elbette o zamanların meşhur grubuna benim de ilgim çok fazlaydı. Televizyondan katıldıkları tüm programları izlediğim yetmiyormuş gibi bir de üstüne internetten soylarına soplarına kadar araştırıyordum. Çıkardıkları her albümü alıyor, onlara dair ne varsa hepsine sahip olmak istiyordum. Çılgınlık gibiydi ancak beni mutlu ediyordu. Jimin bu hallerimden nefret ettiği için 'hayranlık değil bu, resmen tapıyorsun' etiketini yapıştırıyordu. Oysaki abarttığı kadar da değildi içimdeki sevgi, tamam kabul ediyorum belki de öyleydi ama ne yapabilirdim ki hepsi oldukça iyiyse?

"Kafe için alacaklarım beynimi kapladığından unutmuşum güzelim. Ah, cidden özür dilerim."

Yeni albümleri çıkalı tam bir hafta olmasına rağmen ben hala alamamıştım. Bunun en büyük sebebi Busan'da albüm satan yerlerin okuluma uzak oluşu ve benim kurslar yüzünden hiç zamanımın kalmayışıydı. Jimin de liseyle meşgul olduğundan ve rica etsem bile almayacağını bildiğimden ondan isteyemiyordum. Babamsa kendi derdiyle meşguldü, bu durumda tek çarem bugün alışverişe giden annemdi ve ne hikmetse o da unutmuştu.

Üzüntü ve hayal kırıklığıyla yüzümü asarak "Sorun değil." diye mırıldandığımda annem de poşetten çıkardığı mısır gevreği paketini tezgaha bırakarak bana döndü.

"Çok kızdın mı? Bak, cidden kafam çok doluydu Suzy. Yoksa alacağımı biliyorsun."

Bir yandan bunun çok da abartılacak bir şey olmadığını kendime telkin ederken bir yandan da 'birkaç hafta daha zor görürsün o albümü' yakarışları beynimi kemiriyordu. Buna rağmen annemin gönlü kırılmasın diye zorla gülümsedim.

"Yoo, sorun değil dedim ya. Birkaç hafta daha almasam da olur."

Annem söylediğim şeyle birlikte burukça gülümseyerek kollarını iki yana açtı ve düşünmeden ait olduğum yere giderek ona sıkıca sarıldım. Unutmuş olması, bana verdiği değerin azaldığını göstermezdi sonuçta. Üstelik alt tarafı bir albümdü, sonra da alabilirdim. Birkaç dakika önce içimi kemiren şeyler için kendime kızdım o anda.

Beni kendinden ayırıp kollarımdan tutarken hafızamdan silmek istemeyeceğim bir gülücük hediye etti. "Sana en sevdiğin sostan aldım. Pancake yapayım, Jimin'i de çağır yiyelim."

"Voah sen muhteşemsin!"

Heyecan içerisinde mutfaktan çıkıp üzerimi değiştirmek üzere odama gitmeden önce annemden popoma küçük bir şaplak yiyip yalandan ona kızdım. Ruh halimin ani değişikliği, anneme uzun süre kızgın kalamayışım ve daha birçok nice şey, beni ben yapıyordu. Fakat aynı zamanda elimde olmayan küçük şeyler, kaderin ilmek ilmek işlenen örgüsünde yerini bulurken tüm sorumlusu benmişim gibi hisseden yine bendim. Sarılışlarıyla huzur bulduğum kadın, keşke beni dinlemeseydin.

cherry blossom | pjm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin