🌸 sen benim en güzel yaramsın 桜

2.8K 278 124
                                    

Bu ve bundan sonraki özel bölümler birbiriyle bağlantılı değildir ve tamamen tercihe bağlıdır. Belirli bir son olmasını istemediğim ve sizi de kırmayıp özel bölüm yazmak istediğim için final bölümünün son sahnesini iki farklı şekilde devam ettirdim. Siz hangisinin daha iyi bir devam şekli olduğunu düşünürseniz ona inanın, ya da ikisini de boşverip final sahnesinde bırakın yahut bambaşka bir senaryo yazın. Seçim sizin 🌸






"Ah sevgili! hayat görünürdü kapından bir çırpınış yüreklerimizde,
Sen evinden çıktığında güneşler doğardı içimizde, unutmadım.
Toprağa düşen tohum, onda gizlenen renk, şekil, koku,
Senin için biçimlenirdi, renklenirdi, kokardı senin için, unutmadım."




FLUFF


Baharın yumuşak dokunuşlarıyla bakıyordu gözlerimin içine. Az önce söylediğim şeyin etkisinden mi bilmem, birden yüzü kızarmış şaşkınlıkla karışık bir tebessüm belirmişti kiraz dudaklarında. Kalbime doğru yol alan özlem kokulu varlığı, bir nefes uzağımdaydı şimdi.

İkimize karşı asla toz pembe olmayı başaramayan hayat, şimdi tersine dönüyordu sanki. Tüm hücrelerime kazımak istediğim minik yüzü bana yaklaştıkça kalbim avucumun arasındaki bir kelebek gibi çırpındı. Parmaklarımın arasından kaçıp, özgürlüğüne uçmak için uğraştı çaresizce. Engelleyemiyordum. Bana gelmesini, benim ona gitmemi engelleyemiyordum.

Gözlerindeki suçluluk ifadesi, yerini yalnızca kusursuz sevgiye bırakırken, eğildi bana doğru. Her saniye daha çok direndim kendime. Kaçıp gitmek isteyen kalbime daha çok direndim. Gözlerimi kapatıp, nefesini iki dudağımın üzerinde bir meltem gibi hissedene değin, korkaklığımla savaştım. Bizim asla tekrar bir araya gelemeyeceğimizi bana fısıldayıp duran korkaklığım çok güçlüydü ancak yine de pes etmedim.

Öylece dudaklarımın üzerinde, bir nefes mesafede konaklarken, "Kiraz çiçeği." diye fısıldadı. Sıcak hava dudaklarıma çarpıp eritti ruhumu. "Seni bir kuğu gibi sevdiğimi söylemiştim."

O an dünya radarımdan çıkıverdi. Sadece o ve pamukları kıskandıran yumuşak varlığı kaldı hayatımda. Ağızda eriyen bir kar tanesini andıran çabukluğu, kusursuz kristal şeklinde kendini tekrar gösterdi bana.

Dudaklarımı esir alan şey, Jimin değil, benim aradığım mutluluktu.

Yumuşak elini yanağıma bastırdığında ağlamaya başladım. Gözlerimden kayıp giden tuzlu yaş, şeker öpücüğüyle birleşirken yavaşça kıpırdattı dudaklarını. Ona bakmak yerine karanlığı görsem de, hissediyordum. İncitmekten korkan nazikliğini, beni öperken gösterdiği o eşsiz naifliği her saniye hissediyordum.

Hem bir şimşek gibi kısacık, hem de bir gök gürültüsü gibi uzun ve tesiri büyük öpücüğünü sonlandırdığında sarhoş olmuştum. Ağzımda onun yeri asla değişmeyen eşsiz tadı vardı. Kirpiklerimden aşağı bir sağanak gibi yağan yaşlardan ötürü gözlerimi zorlukla açtığımda burnunu çektiğini gördüm.

Yanakları ıpıslak olmuş Jimin, kızarmış gözlerini gizleyemeden bana bakıyordu öylece. Onu ilk kez böyle belli etmeden ağlarken görüyordum. Karşımda yirmi üç yaşında koca bir adam yerine, on üç yaşında haylaz bir çocuk varmış gibiydi. Masum iç çekişlerine karşılık, iki elimi uzatıp yaşlarını usulca sildim. Gözlerini kapatıp yüzünü sağ avucumun içine doğru yasladı. Bir bebek gibi şefkat isteyen bu haline karşılık, eriyip gidiyordum.

Onsuz geçen onca saniyeye nasıl dayanmıştım aklım almıyordu. Bu güzel yüzü görmeden aldığım nefeslerin hesabını nasıl verecektim ki?

cherry blossom | pjm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin