28 🌸 uğruna feda ettiklerim 桜

3.7K 344 796
                                    

"Kötüyüm Milena, sürekli kötüyüm, bu nedenle masumiyet konusunda bu kadar çok haykırıyorum. Kimse cehennemdekiler kadar masum biçimde şarkı söyleyemez, bizim meleklerin söylediğini düşündüğümüz şarkı onların şarkısıdır."






Soğuk fayansın sert gövdesine yasladığım sırtım uyuşmuş, hislerimle birlikte koca bir boşlukta yok olmuştu. Dizlerimi kendime doğru çekip ellerimi birleştirdiğimde yüzüğün metalik varlığı yakıyordu düşüncelerimi. Sanki, havası çekilmiş bir girdabın içinde sürükleniyor, bariyerlerime çarpa çarpa parçalıyordum zihnimi. Çok üşüyordum. Tekrardan büyük bir kabusa, ancak bu sefer çok daha karanlığına saplanırken çok üşüyordum.

"Ne zaman oldu?" Karşımda, banyonun soğuk zeminine oturmuş Rae Yun, yaklaşık beş dakikalık bir sessizliğin ardından sordu bunu. "Yani..." dedi biraz çekinircesine. "Tanrı aşkına korunmadınız mı?"

İçime dolan ürpertiyle titrerken gözlerimi itinayla Rae Yun'dan kaçırıyordum. "Mezuniyet balosundan sonra." diye karşılık verdim cılız sesimle. "Ertesi gün hapı aldım."

Bakışlarını üzerimde hissettiğim arkadaşım, hamile olduğum adamın kuzeniydi. Şarkıcılık kariyerinde ilerleyen, yıllarca kendini adadığı yolda emek veren adamın kuzeni. Ve ben, kendimi o güzel yola konulan bir taştan farksız hissediyordum. "Ya ilk yirmi dört saat içinde almadın o ilacı, ya da yüzde birlik başarısızlık kısmına takıldın." dedi kendi kendine konuşurcasına. "Her halükarda, işe yaramamış. Aptal Jimin, başka korunma yöntemi bilmiyor muydu!"

Utancımdan yerin dibine girmek istiyordum. Oraya gireyim ve milyon yıl çıkmayayım, kimse de bana dokunmasın istiyordum. Ama olmuyordu, ne yaparsam yapayım bir şekilde şanssızlığın oltasına takılan bir balık gibi çaresizce çırpınmaktan başka bir halt yapamıyordum.

Sessiz kalmayı seçip boş boş zemine bakmayı sürdürdüğümde, "Bana neden anlatmadın Sujin?" diye sordu kırılmış bir ifadeyle. "Hayatımızın ilklerini hep birbirimize anlatmayacak mıydık biz?"

Yanaklarımda kurumuş gözyaşlarına yenileri eklenmeden evvel alt dudağım titriyordu. Korka korka yüzüne çıkardığım bakışlarımla, Rae Yun'un anlayışla dolu yüzüyle karşılaştım. Kırılmış ama anlayışla dolmuş bir yüz. "Ben..." dedim sesimin kısıldığını yeni yeni fark ederken. Boğazım ağlamaktan kanayacak raddeye gelene değin acımıştı. "Utandım. Küçük bir kaçamak olduğunu düşündüm ve söylemek istemedim."

Rae Yun burukça gülümserken tekrar ağlamaya başladım. "Ben ne yapacağım Yun?" diye sordum çıkış yolu ararcasına. Koca bir labirentin içerisindeydim sanki. Her yol yeni bir karmaşaya çıkıyordu. "Ben şimdi ne yaparım..." Ellerimle çoktan çözdüğüm kahverengi soluk saçlarımı iki yandan kavrarken kendi kendime aynı şeyleri tekrar edip duruyordum. Rae Yun, kollarını bana sarıp sakinleşmem için saçlarımı okşarken daha çok ağladım. Anneme ihanet etmiştim. Söz verdiğim gibi iyi bir kız çocuğu olamamıştım.

"Sshh... Sakinleş güzelim, bir yolunu bulacağız." diye teselli vermeye çalışan Rae Yun'a sarıldığımda güçsüz kollarım bedeninde emanet gibi duruyordu. Beni banyodan çıkarıp yatağıma yatırdıktan sonra getirdiği suyu titreyen ellerimle tutup içmiştim. Sırtıma destek veren yumuşak bir yastık koyduktan sonra hemen yanıma oturarak alnıma düşen saç tutamlarını çekti usulca. Gözlerindeki şefkat bile, içinde bulunduğum hüzne merhem olamıyordu.

Karnımın üzerindeki elimi tutarak tereddütle bana baktığında söyleyeceği şeyi az çok anlamıştım lakin yine de duymaktan korkuyordum. "Jimin ile konuşmalısın." dedi gözlerimin içine bakarak. "Birlikte sorumluluk almalısınız."

cherry blossom | pjm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin