꧁7꧂

104K 6K 1K
                                    

Multi; Bana deniz subaylarını sevdirip bu kitabı yazmama vesile olan o malum dizi afişi:)



💫KAYBETTİM💫



********

Teknenin üst katına çıkan kızın peşinden koşmaya devam eden Rojbin, etrafta ki insanların onları izlemesine inanamıyordu. İnsanlığın böylesine ölmüş olduğunu görmek içini acıtmıştı, bu kadarını da beklemiyordu. Elinde iki çantayla koşmaya devam eden kız kendisini unutmuş olsa gerek saklanmak adına oturaklardan birinin ardına girmek üzereydi ki, Rojbin atik bir hareketle kızın kapşonundan yakalayarak kendisine dönmesini sağladı.

Genç kızın kendisine dönmesiyle yumruğunu savurması bir olmuştu. Rojbin, gelen yumruğu refleksleri sayesinde savururken kızın ensesini bırakıp kolunu tuttu. Lakin kızın sakin durmaya hiç niyeti yoktu, sol yumruğu yeniden havalanırken, Rojbin önce davranıp yumruk yaptığı kolunu bükerek arkasına çevirdi.

Hukuk fakültesini kazandıktan sonra savunma dersleri almaya başlayan Rojbin, mesleğinin getirilerini biliyordu ve az da olsa kendisini savunmak adına bir kaç yıl ders almıştı. Tabi öyle profesyonel şekilde karşılık veremiyordu, bildikleri bir elin parmağını geçmezdi.

"Bırak beni!"

Kolunu iyici büktüğü kız çığlık çığlığa bağırırken bir yandan da diğer elinde tuttuğu çantaları kendisine uzatıyordu.

"Lütfen bırak beni gideyim. Çantaları da verdim zaten."

"Bu kadar kolay mı sanıyorsun. Az önce bir suç işledin, hemde bir avukatın önünde!"

"Abla yalvarırım bırak beni, mecburdum!"

Rojbin, kızın yüzünü gizleyen şapkasını tek seferde çıkarıp atarken gördüğü simayla şaşkına döndü. Bu kız daha çocuktu, nereden bakarsa baksın en fazla 15 yaşında vardı, bu sâbiye bunu yaptıran vicdansız kimdi diye düşünmeden edemedi. Daha aklı eremiyordu ki, kendi isteğiyle bu pis işlere bulaşsın.

"Sen daha çocuksun!"

Rojbin, kolundan tuttuğu küçük kızı kendine çevirirken tekne karşı limana yaklaşmak üzereydi. Diğer limanda bıraktığı kardeşi aklına gelince endişelenmeden edemedi. Şimdi kendisini nasılda merak etmişti. Aklı kardeşinde olan Rojbin, küçük kızla göz göze gelirken çehresinden akan yaşı sildi ve büktüğü kolunu tutarak kendisine çekti.

"Acıyor mu?"

Önce eline sonra da yüzüne bakan küçük kız burnunu çekip elini, Rojbin'in elinin üzerine koydu.

"Abla yemin ederim bir daha yapmam, ne olur bırak gideyim."

"Sana acıyor mu dedim!"

"Acımıyor oldu mu!"

"Oldu! Şimdi şuraya otur ve inene kadar kıpırdama."

"Beni polise mi vereceksin?"

Rojbin'de bilmiyordu ki bu küçük kızla ne yapacağını. Aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyıktı. Rojbin, kızın oturmak yerine koluna yapışmasıyla kaşlarını çattı.

"Tamam beni polise ver ama ne olursun Alparslan abiye verme."

"Alparslan yüzbaşı mı?"

Küçük kızın, yüzbaşıyı nereden tanıdığını ve ondan neden korktuğunu anlayamayan Rojbin, çatık kaşlarını bir müddet daha düzeltmedi.

"Tekneye binmeden önce onu gördüm. Bizim peşimizden koşuyordu ve limanda arkandan bağırdı. Ben ona söz vermiştim, şimdi böyle karşına çıkamam."

DENİZ SUBAYIM Where stories live. Discover now