꧁16꧂

88.6K 5.8K 1K
                                    


Bu bölümü yayınlayacağım diye ne cinnet krizleri geçirdim bir bilseniz. Wattpad adımı intihara sürükler resmen ya!!! En son uygulamayı silip yükledim de öyle paylaşabildim, tabi gene uğraştırmadı değil.

💫Tokat💫

"Sana hayır dedim Cengiz! Davayı almayacağım, dosyayı incelemeden hiç bir şekilde müvekkilini savunmam!"

"Rojbin sakin olur musun?"

Sakin olacaktı, Rojbin mi sakin olacaktı. Onun siniri kendisineydi, bu ipe sapa kalmaz salaklığınaydı! Dava dosyasını incelemeden nasıl Cengiz'in peşine takılırdı. Yüzbaşının önünde ağzını açıp tek kelime edememişti. Alparslan onu un çuvalı gibi sarsıp dururken tek laf edememişti. Neden çünkü davayla yakından uzaktan alakası yoktu, neden çünkü ilk davasını zerre araştırma yapmadan almıştı!

Eğer Kemal amca orada olmasaydı hiç bir güç kendisini Alparslan'ın elinden kurtaramazdı. Rojbin, Cengiz ile birlikte onların yanından ayrıldığına biraz da olsa sevinmişti lakin hala birlikte olmaları canını sıkıyordu, biran önce buradan ayrılıp ofise gitmek istiyordu.

Bir de eve gitmesi vardı bunun, peki şimdi mahalleye dönünce ne olacaktı, yüzbaşı ve Yörükoğlun ailesi ile göz göze geldiğinde ne diyecekti?

Ali Yörükoğlu! Alparslan yüzbaşının kardeşi! Rojbin, iki yıl önce askeriyede işlenen bir cinayette hayatını kaybeden askeri öldürmek ile suçlanan adamı savunacaktı! Nalan teyzeye rağmen, kendisine evlat şefkatiyle yaklaşan o kadının belki de oğlunu öldüren adamı savunacaktı...

Rojbin, okuduğu yerde dört dönmeye son verip rahat bir şekilde oturan adıma doğru yürüyerek ellerini masa demeye bin şahit isteyen plastik şeyin üzerine koyarak bedenini ileriye doğru itti ve "Sakin filan olamıyorum, sen istediğini yapmaktan özgürsün lakin ben dava dosyasını incelemeden, müvekkilim ile görüşmeden hiç bir şekilde bu davayı devralmayacağım!" Diyerek konuyu kendince kapattı ama Cengiz'in öyle kolay kolay vazgeçmeye niyeti yoktu.

"Alparslan yüzünden değil mi? Nereden tanıyorsun sen onları?"

"Ben işimi en düzgün şekilde yapmaya çalışıyorum Cengiz! Eğer sen beni buraya sürüklemeden önce dava dosyalarını inceleme şansım olsaydı işler bambaşka olurdu. Kendimi de, müvekkilimi de savunma şansım olurdu ayrıca onları nereden tanıdığım seni hiç mi hiç ilgilendirmez!"

"Tamam anladım, şimdi gidebilir miyiz?"

Rojbin, çantası bir sinirle fırlattığı masadan alırken buradan biran önce gitmek istiyordu. Cengiz ile birlikte misafirhaneden çıkarlarken ofise gider gitmez davayla ilgili bütün dosyaları Cemile hanımdan almayı aklına koymuştu. Önce herşeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenecekti sonrasında ise Nalan teyzelere gidip ilk önce Kemal amcayla sonra da eşiyle konuşup bu işi tatlıya bağlayacaktı.

Şuan için en son isteyeceği şey Yörükoğlu ailesi ile ters düşmekti ve Rojbin buna izin vermeyecekti. Mesleğinin zorluklarının bilincinde attığı her adıma dikkat etmesi gerektiğini biliyordu. Alacağı kararlar, savunacağı insanlar, bunlar adalet terazisinde çok zor meziyet isterdi ama Rojbin biliyordu ki önce Allah'ın yardımı sonra da içinde ki adalet aşkıyla her işin üstesinden gelirdi.

Rojbin, gidişlerinden daha sessiz süren yolculuğun son bulması ile Cengiz'i beklemeden arabadan inerek şirkete girdi. Direk ofise çıkacağı sırada öğlen namazını eda etmediği aklına gelmiş ve yönünü yeniden çıkış kapısına çevirmek zorunda kalmıştı. Anlaşılan dava dosyası biraz daha bekleyecekti.

Rojbin, yeni başladığı işini de şirketini de oldukça sevmişti lakin çalıştığı işletmenin tek bir kötü yani vardı o da içerisinde mescit barındırmayışıydı. Genç kadın bunu hiç mi hiç tasviplemiyordu. Çoğunlugun müslüman olduğu bir ülke de hatta öyle ki zamanında atalarımızın İslamiyet ışığı altında yurt tuttuğu bu topraklarda bir mescidi bile arar olmuştu.

DENİZ SUBAYIM Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora