꧁10꧂

101K 6K 855
                                    

💫Toplantı💫

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

💫Toplantı💫

Alparslan, aldığı ılık bir duşun ardından altına siyah bir eşofman, üstünede rahat edebileceği siyah bir tişört giyindi. Odasından çıkmadan önce gün boyu üzerinde taşıdığı üniformasını yatağının üzerinde görürken onu da alıp dolabına astı. Bu üniformayı çok nadir giyerdi ve bugün o nadir günlerden birinin sonuydu.

Her önemli görevden sonra olduğu gibi izin gününü evde geçirirken aklında ki plan salonda ki kanepeye uzanıp tüm gün basket maçı izlemekti. Tabi bu biraz imkansız gibi görünüyordu çünkü ailesi haftanın yedi günü evlerinde misafir ağırlamaya bayılırdı. Bunda babasının kasaba halkı tarafından çok sevilmesi ve annesinin misafir ağırlamaktan çok fazla hoşlanması elbette büyük rol oynuyordu.

Bazen ayrı eve çıkmayı ciddi ciddi düşünüyordu Alparslan. Netice de ayda, yılda bir izin alırdı ve o günlerde de kasaba ahalisi ile içli dışlı olmak işinden daha yorucu gelirdi ama bunu yapamazdı. Ayrı eve çıkma fikri, annesinin aklına gelmesi ile tozlu raflara kalkıyordu çünkü ne zaman ev mevzusu açılsa annesi hemen bir drama bağlıyordu. İlk numarası ajitasyon, bu gerçekten Alparslan üzerinde etkili bir silahtı.

Yüzbaşı ağlayan kadınlara dayanamazdı!

Tabi annesi bunu bildiğinden, en büyük kozunu en başta oynardı. Bazen Alparslan bunu görür ve annesinin bilerek üstüne gider, mevzuyu uzatabildiği kadar uzatırdı fakat o zaman da annesi ikinci numarasına geçer ve evliliği bahane ederek evden ayrılabileceğini söylerdi tabi bunu duyan Alparslan hemen geri vites yapardı. 29 yaşında koca adamdı ama hala annesinin eteklerinde yaşıyordu buna bazen kendisi bile inanamıyordu, galiba annesinin oyuncu kimliğini hafife almaması gerektiğini çoktan öğrenmişti.

Hele ki Ali'den sonra....

Alparslan, salona inip müdavimi olduğu koltuğa kurulmuştu. Kumandasını tam eline almış ayağını masaya doğru uzatacaktı ki çalan kapıyla edeceği küfürü ağzında yuvarladı. Bugünün sessiz geçeceğine birazda olsa inanmıştı. Annesinin evde olmayışı bunu Alparslan'a ciddi ciddi inandırmıştı ama hayalleri, çalan kapı zili ile yerle yeksan olmuştu bile. Anlaşılan hiç bir zaman sessiz geçen bir izin günü olmayacaktı.

Havada asılı kalan ayağını inatla masaya uzatırken, kapıyı açması için kız kardeşine seslendi. Genelde olsa kendi kalkar açardı ama belki diye düşündü. Belki, Sibel'i evde gören misafirleri gelmekten vazgeçerdi. Sonuçta kardeşi tam bir telefon manyağıydı ve kimse onun sohbet etmeyeceğini bilirdi.

"Sarı, kapı çalıyor."

"Sarı!"

"SİBEL!"

"Geldim, geldim ya! Ne ayı gibi böğürüyon!"

Alparslan, elinde ki kumandayı koltuğa fırlatıp tam ayağıya kalkıyordu ki, Sibel ondan önce davranıp hemen kapıya koştu. Eline yapışan telefonu iyice beynini yıkamıştı bu kızın diye düşünmeden edemedi, abisiyle nasıl konuşması gerektiğini bile unutmuştu.

DENİZ SUBAYIM Where stories live. Discover now