꧁23꧂

88.4K 5.5K 1K
                                    

💫Emrivaki💫

"Abla! Abla uyan artık."

Kilometrelerce uzaktan gelen ses git gıda kulağında çınlamaya başlarken zorda olsa gözlerini açmayı başardı Rojbin. Hastane koridorlarında uyandığı bir güne merhaba derken tutulan beli yüzünden bir müddet doğrulamadı.

Fidan, bu çabasını görüp kendisine elini uzatırken ona minnetle tebessüm etti. Kardeşi olmasaydı yerinden kalkabileceğine emin değildi. Allah kimseyi buralara düşürmesindi, gerçekten zordu hemde çok zor.

"Babaannem nasıl?"

"İyi kahvaltı yapıyor."

"Güzel! Ben şimdi eve geçiyorum üzerimi değiştirip annemi yollayacağım sende eve gelir biraz dinlenirsin sonra nöbetleşerek kalırız burada."

"Önce birliğe uğramam lazım, durumu az çok biliyorlar ama resmi bir izin almam gerekecek. Ayrıca sende çok yoruldun kendini fazla yoruyorsun."

"Beni merak etme çilli iyiyim, neyse ben daha fazla oyalanmadan eve geçiyorum bugün oldukça yoğun bir gün olacak."

"Allah kolaylık versin."

"Amin çilli amin!"

Fidan, hızlı adımlarla hastaneden çıkan ablasının ardından gülümseyerek bakıyordu. Alparslan abi için oldukça endişeli olduğu her halinden belliyken onları bir arada düşünce çok yakıştıklarını fark etti. Yani Alparslan abisinden efsane enişte olurdu. Fidan, yüzünde ki kocaman tebessümü ile babaannesinin yanına gidecekken kendisine doğru gelen tanıdık sima ile şaşırmadan edemedi.

"Alparslan abi!"

"Selamunaleyküm Fidan, ablan burada mı?"

"H-hayır, ayrıca sen içeride değil miydin ne ara çıktın?"

"Uzun hikaye çilli, ablan nerede?"

Fidan, yavaş yavaş ablasına benzeyen adama kıkırdarken, kendisine çilli diye hitap etmesini sevmişti.

"Şimdi çıktı. Aslında teorik olarak buraya gelirlen karşılaşmanız gerekiyordu."

Alparslan önce geldiğini yöne baktı ardından yeniden Fidan'a döndü ama her an koşacak bir havası vardı.

"Babaanneye geçmiş olsunlarımı ilet en kısa sürede ziyaretine geleceğim."

Fidan, cevap vermek için tam ağzını açmıştı ki Alparslan abisi onu beklemeden koşmaya başladı.

(2 SAAT ÖNCE)

Alparslan, oturduğu bankta sinirle solurken o dallamayı sağlam bıraktığı için kendisine kızdı. Yüzüne çalışmış olması onu öldürmezdi, o gülen sıfatına bir kaç tane daha yumruk almalıydı ki bir daha ağzından avukatın ismi çıkmasındı.

Dişlerini sıkmaktan başı ağırmaya başlamıştı. Burası hiç de onluk değildi, küçük yerler sinirlerini bozuyordu. Birde kendisi burada kilit altında tutulurken Allah bilir avukat dışarıda ne yapıyordu. Umuyordu ki o Cengiz dallamasının yanında olmasın.
Yoksa sevdiği kadını kendisinden daha fazla gördüğü için onun kafasını koparabilirdi.

"Komutanım!"

Cem'in sırıtkan bir ifadeyle görüş açısına girmesiyle ayağa kalkarken umuyordu ki onu buradan çıkarmaya gelsindi. Yoksa bu lanet yerden kendisi çıkacaktı.

"Sonuç nedir Cem?"

"Çıkıyorsunuz komutanım."

"O dallama şikayetini geri mi aldı?"

DENİZ SUBAYIM Where stories live. Discover now