꧁15꧂

94.6K 5.8K 1.4K
                                    

Multi; bölüm sonu😉

💫İlk Dava💫

******

"Fidan ben çıkıyorum!"

Rojbin, kapı önünde binbir zorlukla giymeye çalıştığı postalları ile cebelleşirken, kocaman pandufları ile kardeşi girmişti görüş açısına. Anlaşılan çilli kahvaltı masasından sonunda ayrılabilmişti. Hayır Rojbin anlayamıyordu, bu kızın nasıl bir işi vardı da saat fark etmeksizin evden ayrılıyordu. Böyle iş mi olurdu? Böyle işin bereketi mi olurdu?

"Kolay gelsin abla."

"Sağol Fidan, sanada! Bu arada akşam geç gelebilirim haberin olsun."

"Neden?"

"İlk dava mı bugün alacağım. Üzerinde kafa yormam lazım."

"Anladım, o zaman sana kolay gelsin!"

"Bu haline alışık değilim Fidan! Ne o, yoksa hala akşamın tribini mi atıyorsun?"

"Unuttum ben onu!"

"Asıl unutması gereken ben olmalıyım, ayrıca o çiçeğin de hesabını vereceksin."

"Allah allah ben niye veriyor muşum çiçeğin hesabını! Alparslan abi versin, o aldı sonuçta!"

"Bana bak iki de bir de Alparslan deyip de benim tepemin tasını attırma!"

"Ooo bakıyorumda level atlayıp yüzbaşıdan, Alparslan'a geçmişiz."

"Çilli! Git kahvaltına devam et yoksa elimde kalacaksın."

Fidan yüzüne eğreti duran bir sırıtışla salona geri dönerken, Rojbin hırsla soluyup vestiyerde kendisine göz kırpan kabanını omuzlarına attı. Neymiş efendim level atlamışmışım. Boşboğaz çilli, sanki kendisi istemişti çiçekleri! Adam göndermişti ne yapsaydı yani güzelim gülleri eve getirmek yerine çöpe mi atsaydı?

Rojbin, yüzbaşının dün ki hallerini anımsayınca keşke atsaymışım diye düşündü. Neymiş kendisinden korkması gerektiğini fark etmişt hem de ileride! Hem gönderdiği çiçekler hem de dün akşam ki pervasız sözleri gitgide aklını bulandırırken bunlara kanmayacağını biliyordu Rojbin.

İkinci gününden işe geç kalmak istemediği için, Alparslan'ı da çiçekleri de bir kenara bırakın Rojbin, Amasra'nın soğuğunda kendisini evden dışarıya attı. Düne nazaren daha soğuk olan hava ciğerlerine kadar nüfuz ederken körfeze bu kadar yakın yaşamanın dezavantajlarını sonuna kadar yaşıyordu.

Rojbin, adeta penguen adamlarıyla yürürken sonunda bahçe kapısına ulaşabilmişti. Evine son kez göz atıp demir kapıyı açmıştı ki karşısında gördüğü suretle korkup tökezledi. Düşmemek adını karşısında dikilen adamın koluna tutunurken sinirlenmişti.

Ellerini yüzbaşının kolundan çekerken "Korkuttunuz beni yüzbaşı!" diye dişlerinin arasında söylendi Rojbin ama Alparslan'ın pekte kendisini taktığı söylenemezdi. Soğuk havaya rağmen üzerinde incelik boğazlı siyah bir kazak altında ise paçalarını postallarının arasına sıkıştırmış siyah kargo bir pantolon vardı.

"Niyetim korkutmak değildi avukat hanım!"

"Ama korkuttun!"

"İşe mi?"

"Önemli değildi zaten."

Özür dilemekten bile aciz bir adamdı.
Rojbin, bilerek sorusuna cevap vermeyip lafı çarpıtırken yüzbaşı bir kez daha bildiğini okuyarak eliyle evlerinin önünde duran siyah jipini gösterdi. Rojbin ne demek anlatmak istediğini anlamıştı lakin inat edip yerinden kıpırdamıyorsu. Alparslan, avukatın hareketsiz durması ile sabır çekerek arkasını dönüp arabasına doğru yürüdü ve yolcu koltuğunu açarak bir kez daha Rojbin'e döndü.

DENİZ SUBAYIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin