꧁26꧂

83.4K 6K 530
                                    

💫Tuzlu Kahve💫

Mahkeme salonunu terk eden hakim ve yardımcı hakimlerden sonra çıkan savcılar ortamın havasını tamamen değiştirmişti. Davalı konumunda ayakta ayakta kalan Eren'in gözlerini Nalan teyzenin üzerindeyken kimseden ses çıkmıyordu. Rojbin, oturduğu koltuğa iyice gömülürken etraftaki sessizlik Nalan teyzenin hıçkırıkları ile yarıldı.

Kemal amca karısını sakinleştirmek adına ona sarılırken kendiside oldukça kötü görünüyordu. Herkes büyük bir üzüntü ile onları izlerken içeriye giren görevli bir sonraki dava için salonun boşaltılmasını rica etmişti. Rojbin, ağır bir şekilde ayağa kalkarken gözleri sevdiği adamı buldu.

Herkesten bağımsız bir şekilde sessiz sedasız salonu terk etmişti. Rojbin, onun bu davanın sonucunu dünden öğrendiği biliyordu ama yinede yıkılmıştı. Savcılık kendisinin vermiş olduğu ses kayıtlarını bir delil olarak kabul edip bugün mahkeme heyetine sunduğunda bütün aile sakinleri bu kayıtları dinlemiş oldu, Alparslan'ın bir gün önceden kayıtları dinlemiş olması hiç bir şeyi değiştirmemişti koskoca adam yine yıkılmıştı.

Dün bu sahneyi görmemek adına onu yalnız bırakmıştı ama bugün yine bu hallerine şahit olmak zorunda kalmıştı.
Alparslan'ın gidişinin ardından daha fazla burada kalmak istemeyen Rojbin, mahkeme salonuna terk ederken yüzbaşıya bulabilmek umuduyla dışarıya çıktı.

Salondan çıkmadan önce gördüğü son görüntü ise hala aklındaydı. Nalan teyzesi, Eren'e bir anne şefkati ile sarılmış göz yaşlarını bu seferde onun üzerinde akıtıyordu. İşte her şey bu salonda son bulmuştu, artık hem Eren hemde Ali huzur bulmuş olmalıydılar.

Adliye binasından çıkan Rojbin, kabanının önlerini birbirine bağlarken  yüzbaşıya karşıda ki sahilin önünde buldu. Arabaların vızır vızır geçmesine aldırmadan kendisini caddeye atarken dura kalka sonunda sahil yoluna girebilmişti. Alparslan'ın sırtı ile bir müddet bakışırken yanına gidip gitmemek arasında kararsız kalmıştı.

Yalnız kalmaya ihtiyacı olabilir diye tereddüt etsede hemen sonra bu fikrinden vazgeçti. Böyle bir ruh halinde yanında bir ses bir nefes isteyebilirdi. Koca sırtıyla kesişmeyi bırakıp bir kaç adımda yüzbaşının yanına geçen Rojbin, kolundaki çantasını eline alıp önüne çekti ve tıpkı onun gibi sessizliğe hapsoldu.

Alparslan konuşmadan ağzını açmaya niyeti yoktu. Eğer kendisine açılmak isterse dinlerdi, susmak istersede gün boyu onunla birlikte susabilirdi. Rojbin, on dakika boyunca ağzına açmayan adama dönmeden denizi izlerken sonunda bu sessizlikten pes eden yüzbaşı arkasını dönerek denizin kenarına iliştirilmiş banklardan birine oturdu.

Avukat ve yüzbaşının mabedleri nedense hep sahil kenarında bir bank oluyurdu.

Rojbin'de onu takip ederek yanına oturunca bir müddet daha sessizliğe misafir oldular. Yüzbaşı omuzlarında ki yükten kurtulmak istercesine iç çekip ellerini önünde birleştirirken Rojbin artık konuşma zamanlarının geldiğini anladı. Zaten kim susarak derdine çare bulmuştu ki Alparslan'da bulsun.

"Ali benim için bir kardeşten, bir aileden fazlasıydı. Aramızda altı yaş olmasına rağmen benden daha olgun davrandığı bile olurdu. Şimdi o olgun çocuğun karşılıksız sevdiği bir kadın yüzünden canına kıyması kanıma dokunuyor. Benim kardeşim, böyle bir şeyi nasıl yaptı. Canına nasıl kıydı."

Rojbin, Alparslan'ın sesinde çaresiz ile gözlerini kırpıştırdı. Ağlayamazdı, zaten acısı olan bir adamdı o! Birde ağlayarak onu da etkileyemezdi. Yüzbaşının karşısında güçlü olmak için kendisini zorlarken sertçe yutkunarak dinlemeye devam etti.

DENİZ SUBAYIM Where stories live. Discover now