S.1 Ep.9 "Bir derdim var bin dermana değişmem"

681 53 67
                                    

Yavuz'dan

Kapıyı açıp ayaklarımı sürüye sürüye içeri girdim. Güya bugün eve gelip dinlenecektim ama hastenede geçti bütün günüm. Eve dönmek istemedim. Günü yine akşam ettim. Derin bir nefes alıp attım kendimi kanepeye. Başımı arkaya atıp bakışlarımı tavana diktim. Çok tuhaf hissediyorum kendimi. Yapayalnız hissediyorum. Daha bu sabaha kadar kalabalıklar vardı sanki içimde de, şimdi herkes gitmiş bir başıma kalmış gibiydim. Gibisi fazla, öyleyim. Bir başımayım. Bir haftadır sürekli Bahar'la birlikteydim. O hastanede yatarken ben de hep onun yanındaydım. Hastalardan fırsat buldukça hep yanına gidiyordum. Normalden fazla nöbete kalıyordum. Ertesi gün bile doğru dürüst dinlenmeden hastaneye geri dönüyordum Bahar'ı göreceğim diye. Artık yok Bahar. Hayatına geri döndü. Leyla da yok. O da sınırötesine gitti. Ben tek başıma kaldım. Normalde bu duruma alışıktım aslında. Yani yalnızlığa. Hatta severdim de yalnız kalmayı. Ama insan içindeki kalabalığa alışınca, ardından gelen yalnızlık ölüm gibi buz gibiymiş. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Bir yemek mi yesem acaba? Evde de bir şey yok ki. Hem canım da bir şey istemiyor ki. Yalnız yemek yemeyi de sevmem zaten. Ben de ne tuhaf adamım. Yalnızlığı seviyorum ama yalnız yemek yemeği sevmiyorum. Güldüm kendi tuhaflığıma. Kalkayım da bir şeyler yiyeyim en iyisi. Keşke eve gelmeden yeseydim bir şeyler. Şimdi dışarı çıkmaya da üşeniyorum. Gözlerim kapalı dururken telefonum çaldı. Cebimden çıkarıp kimin aradığına bakmadan açtım telefonu.

"Efendim."

"Alo, Yavuz."

Duyduğum sesle hızla kaldırdım başımı. İçime yayılan heyecanı bastırmaya çalışarak konuştum.

"Bahar."

"Müsait misin? Sesin bir tuhaf geliyor da."

"Müsaitim müsaitim. Evdeyim, öyle dinleniyordum."

"Anladım, ben rahatsız etmeyeyim o zaman."

"Yok canım ne rahatsızlığı. Sen bir şey mi diyecektin? Bir sorun mu var? Ağrın falan mı var?"

"Yok, bir sorun yok. Sadece, şey yani, bizimkiler tutturdular da yemeği dışarda yiyelim diye, biz de bizim sürekli gittiğimiz bir ocak başı var, oraya geldik. Sonra dedik belki sen de, yani siz de, Leyla'yla sen de gelmek istersiniz."

Heyecanla gülümsedim.

"Tabi, çok isterim."

Bekletmeden verdiğim heyecanlı cevap Bahar'ı şaşırtmış olacak önce sesini çıkarmadı. Ardında tatlı tatlı konuştu.

"O zaman ben sana konum gönderiyorum. Zaten Karabayır küçük yer, hemen bulursun."

"Tamam, ben de çıkıyorum şimdi. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatıp gülümseyerek durdum bir süre. Ulan az önce kolumu kaldıracak halim yoktu, şimdi dünyanın öbür ucuna yürüyerek gidebilirim resmen. Bu aşk nasıl bir şeymiş böyle?

Arabadan inip karşımdaki restorana baktım. Burası heralde. Ellerimi ceketimin ceplerine sokup hızlı adımlarla içeri girdim. Bakışlarımla etrafı tararken Bahar'ın gülen yüzünü görünce ben de gülümsedim anında. Adımlarımı o tarafa yönlendirip yaklaştım oldukları masaya. Bahar da beni farkedince bana bakıp daha çok gülümsedi. Diğerleri de geldiğimi farkedince bana döndüler.

"Oo Yavuz, ne çabuk geldin."

Sinan'a bakıp gülümsedim.

"Yakınmış, ondan ben de çabuk geldim."

YansımaTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon