S.3 Ep.1 "Ömrüm geçsin bu rüyanın içinde"

956 58 7
                                    

Bahar'dan

Yavuz'un başı hala dizlerimdeyken, gülümseyerek seviyordum saçlarını. Hızla Karabayır'a gidiyorduk. Sinan ve Karabatak Çolak'ı teslim etmek için gitmişlerdi. Biz de Aşık'la hastaneye gidiyorduk.

"Komutanım hastaneye gidiyoruz di mi?"

"Evet Aşık."

"Gerek yok Bahar. İyiyim ben, eve gidelim."

Başımı eğip Yavuz'a baktım.

"Hastaneye gidelim Yavuz, yaralarına bir baksınlar."

"Yaralarımın bir şeyi yok. Sadece pansuman gerekiyor. Onu da evde de halledebiliriz. Hastaneye gerek yok. Sürekli yüzüm gözüm dağılmış halde gitmek istemiyorum hastaneye."

Dudaklarımı büküp yutkundum. Yavuz da dudaklarını birbirine bastırıp elimi tuttu.

"Bahar öyle demek istemedim. Özür dilerim. Senin bir suçun yok, bak sakın kendini suçlama. Ben sadece çalıştığım hastaneye bu halde girmek istemiyorum. Gerek de yok zaten."

Tebessüm edip kafa salladım.

"Tamam. Eve gidelim o zaman."

Yavuz gülümseyince başımı kaldırıp dikiz aynasından Aşık'a baktım. O da bana bakıp kafa salladı. Aklıma gelen şeyle telefonumu çıkardım.

"Hay Allah. Leyla'ya haber verecektim."

"Leyla'nın da mı haberi oldu?"

"Seni bulamayınca telaşlandım. Belki Leyla biliyordur diye aradım ben de. O da araştırıyordu bir yandan. Haber vereyim de merak etmesin."

Yavuz kafa sallayınca Leyla'yı arayıp açılmasını bekledim.

"Alo Bahar, ben de şimdi seni arayacaktım."

"Leyla Yavuz'u bulduk merak etme."

"Sinan şimdi arayıp söyledi. Ben de Yavuz'un sesini duyayım diye seni arayacaktım."

"Tamam veriyorum Yavuz'u."

Telefonu Yavuz'a uzatıp ellerimi yine saçlarına getirdim. O Leyla'yla konuşurken ben de saçlarını sevdim usul usul. Benim yüzümden işte. Ne olursa olsun benim yüzümden bu hale geldi Yavuz. Daha kötüsü de olabilirdi. Eğer biz erkenden şüphelenip buraya gelmeseydik Çolak öldürecekti onu. Ben onu da kaybedecektim. Benim yüzümden bir sevdiğim daha yitip gidecekti.

"Bahar. Bahar n'oldu?"

Yavuz'un sesiyle sıyrıldım düşüncelerimden. Gülümseyip sevdim saçlarını.

"Bir şey olmadı."

Yavuz da gülümseyip uzattı telefonu.

"Emin misin? Üç defa seslendim sana."

Gülüp aldım telefonu.

"Dalmışım."

Yavuz da gülümsedi. Gülümseyerek sevdim saçlarını. Yavuz da başını yana çevirip kapattı gözlerini. Böyle dizlerimde yatması çok güzel. Yavuz da sevdi belli ki. Gülümseyerek yatıyordu dizlerimde. Burukça gülümsedim. Ne yapacağım ben seninle Yavuz? Nasıl koruyacağım seni başımdaki belalardan? Nasıl uzak kalmanı sağlayacağım tehlikelerden? Sağlayamayacağım. Sen hep benim tehlikeli hayatımın göbeğinde yaşayacaksın. Benim kadar, hatta belki benden fazla zarar göreceksin. Ama dayanamadım işte. Daha fazla söz geçiremedim kalbime. Mutlu olmak istiyorum çünkü. Sevdiğimle, seninle mutlu olmak istiyorum. Allah'ım bize bu kadarcık mutluluğu çok görme.




Yavuz'dan

İçim içime sığmıyor mutluluktan. Kalbim küçük bir kuş gibi çırpınıyor. Bahar'ın dizlerinde yatarken, içime bir sıcaklık yayılıyor. Hem hiç bilmediğim, hem de yıllardır beklediğim bir sıcaklık. Bahar'ın narin parmakları saçlarımda dolanırken, sakince yatıyorum dizlerinde. Oldu nihayet. Bahar bana seni seviyorum dedi sonunda. Göğsüne bastırdı, sevdi, öptü. Şimdi de dizlerine yatırmış şefkat gösteriyor. Tek istediğim buymuş meğer. Ömrüm boyunca beklediğim buymuş meğer. Bahar'ın sevgisi, aşkı, şefkati, merhameti. Bunu arayıp durmuşum ömrüm boyunca. Sonunda kavuştum nihayet. Aradığım, beklediğim, hasretini çektiğim ne varsa buldum. Allah'ım bu mutluluğu daim kıl. Bahar'ı benden hiç ayırma. Gözlerimi açıp Bahar'a baktım. O da başını arkaya yaslamış saçlarımı seviyordu.

YansımaWhere stories live. Discover now