S.2 Ep.7 "Kırık bir kalp"

650 53 16
                                    

Yavuz'dan

Kapıyı kapatıp geçtim içeri. Yüzümdeki sırıtışa engel olamadan yürüdüm salona doğru. İçimde öyle güzel, öyle büyük bir mutluluk var ki, resmen havai fişekler patlıyor içimde. Bahar beni öptü. Rüya gibi ama Bahar beni öptü. Bu akşam buraya gelmesi, söylediği onca güzel şey yetmezmiş gibi, onlar yeterince başımı döndürmemiş gibi bir de öptü beni. İçimdeki mutlulukla ne yapacağımı bilemeden dolandım salonda. Bahar'la öpüşmemizden sonra annemin terslenmelerine daha fazla dayanamayıp eve gelmiştim. Bizi görmüş, bütün sosyetik çevresinin önünde böyle bir şey yaşanması hoşuna gitmemişti. Aslında genel olarak Bahar hoşuna gitmemişti. O yüzden bu kadar tepki veriyordu. Ben de evime gelmiştim. Yani Karabayır'a gitmeden önce yaşadığım eve. Bahar da geleceğim deyip göndermişti beni. Ama hala gelmedi. En iyisi ben bir arayayım. Telefonumu çıkarıp aradım Bahar'ı. Ulaşılamıyor anasonu duyunca kapattım. Allah Allah. Neyse, gideyim de şu üstümü bir değiştireyim. Bahar da gelir belki o zamana kadar. Aklıma Bahar'ın beni öptüğü an gelince yine sırıttım. Allah'ım ne güzeldi. Yumuşacık dudakları dudaklarıma değince dünya durdu sanki. Hayatımın en ilginç aynı zamanda en özel anlarından biriydi. Aşık olduğum kadından aldığım ilk öpücük. Üstelik o beni öpmüştü. O kadar mesafeli davrandıktan, ya da en azından davranmaya çalıştıktan sonra beni öpmesi beni hem dünyanın en mutlu adamı yapmış, hem de şaşırtmıştı. Pek anlam veremiyordum aslında. Nasıl oldu da baloya geldi, benimle dans etmek istedi, o güzel şeyleri söyledi, beni öptü? Nasıl oldu anlamıyorum. Neyse, belli ki bunları konuşmaya gelecek Bahar. Belli ki o da beni sevdiğini söyleyecek artık bana. Bir an önce gel Bahar. Bir an önce gel de konuşup nihayete erdirelim şu aramızdaki durumu.



Bahar'dan

Derin bir nefes alıp alnımı kaşıdım. Neyse ki Aydan hanımın kızını sağ salim kurtardık. Aydan hanım da evinde güvende. Şimdi tek sorun benim polisin elinden kaçmış olmam. Allah'ım ne gece. Başımı çevirip Karabatak'a baktım.

"Karabatak, şu polis işini halledin. Resmen kaçtım karakoldan ya. İstihbaratla iletişime geç, belki onlar bir şey yapabilirler. Ben de Erdem yarbayla konuşacağım."

"Tamam komutanım. Ben hallerim o işi."

"Bu arada ben attım telefonu. Telefon da yok yani bende."

"Benimkini alın komutanım."

Kafa sallayıp Avcı'nın uzattığı telefonu aldım.

"Komutanım siz partide niye öyle şeyler yaptınız?"

Avcı'ya bakıp derin bir nefes aldım.

"Çolak bana ulaştı. Hepsi onun talimatıydı. Şerefsiz herif, masum bir garsonu da öldürdü."

Hepsi şaşırıp baktılar.

"Ulan vicdansıza bak. Onu bir elime geçireyim var ya."

Keşanlı'ya bakıp sıkıntıyla nefes verdim.

"Şimdi anlaşıldı komutanım, siz o yüzden öptünüz doktoru. Biz de diyoruz n'oluyor?"

Kaşlarımı çatıp baktım Karabatak'a.

"Ne öpmesi lan ne diyorsun?"

"Yok komutanım, valla öptünüz. Dans mans. Hatta doktor da baya şaşkındı."

Kaşlarımı kaldırıp baktım Avcı'ya. Nasıl ya?

"Kim bilir ne anladı?"

"Eyvah eyvah komutanım. Nasıl çözeceksiniz bu durumu? Valla çok karışık bir durum."

"Gideceğim anlatacağım. Başka çaresi var mı?"

"Yani, yok gibi."

Kaşlarımı çatıp sıkıntıyla nefes aldım. Ben niye hatırlamıyorum bunu ya? Öptüm mü gerçekten Yavuz'u? Nasıl anlatacağım şimdi ben işin doğrusunu? Onu kırmadan nasıl çözeceğim bu işi bakalım?



YansımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin