XIII-XII

23.4K 1.7K 448
                                    

13 Aralık
01.30, gece.

Saygıdeğer beyefendi,

Orada değildiniz.

Anlam veremediğim bir şekilde, sanki bana söz vermişsiniz gibi, gelmemeniz karşısında büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Oysa o son derece ihtişamlı, devasa boyutlardaki kapıdan içeri girerken bakışlarımın çarpacağı ilk kişi olabilmenizi dilemiştim. Yere kadar uzanan elbisemin etekleri hışırdarken daha önce hiç duymadığım sesinizin çınladığını duyar gibi oldum. Yabancı bir sesi siz sandım, ne komik değil mi? Ben böyleyim işte; çoğu zaman mantıksız düşünceler vardır aklımda, gerçekleşmeyecek hayaller kurarım. Bu kez, belki de hayatımda ilk defa, mümkün görebildiğim bir rüyanın peşine düşmüştüm ancak sonuç, umutlarımın aksine, diğerlerinden farklı olmamıştı.

Yanılmıştım. Aslında düş kırıklığına uğramamak, yanıldığımı görmemek ve yenilginin ağırlığını taşımamak için hep kaçardım ulaşılabilir hayallerden, kendinden emin düşüncelerden ve kimi zaman da ciddi kararlar vermekten. Yine de her zaman tek bir şansım olduğuna inanmıştım çünkü benim zihnimdeki küçük dünyada; güvenli hayaller şatosundan çıkışın anahtarı ve gerçekler treninin bileti, yalnızca bir kez kullanılabiliyordu. Beklenmedik ancak ben, o şansı sizin için kullanmıştım ve her ne kadar üzgün olsam da bu durumu asla pişmanlık olarak değerlendirmeyeceğim.

Belki de bu hüzünlü havayı dağıtmak için size biraz balodan bahsetmeliyim. Eminim gelmek istediniz ancak sizi buraya gelmekten alıkoyan oldukça önemli meşgaleleriniz vardı. Sizi sıkıntıya sokan işler, bir türlü tükenmedikleri gibi sizi boğan kâğıtlar ve muhtemelen soluk ışığıyla başınızı ağrıtan zayıf mum adına özür dilerim sizden. Şimdi bırakın bütün bunları, beni dinleyin yalnızca. Müziği anlatmak istiyorum size; en güzel dansları ve en lezzetli tatlıları, kahkahaların yankısını, gece sona ererken dahi yüzlerden eksilmeyen heyecanı dinleyin benden.

Size henüz pek bahsedemedim lakin çok sık ve çeşitli türlerde kitap okurum. Bu sebeple sizden birkaç roman önerisi isteyebilirim, değil mi? Her neyse... Demek istiyorum ki çoğu zaman günümün yarısı sayfalar arasında geçer ancak sanıyorum pek becerikli değilim yazıp anlatmakta. Yine de farklı ve ufak kusurlara rağmen öyle güzeldi ki her şey, anlatmak istiyorum size. Deneyeceğim, hatalarımı lütfen mazur görünüz.

Akşama doğru başladı balo, güneş batmamıştı henüz ancak ışıklarını eteklerine toplayıp karanlık bir bulutun ardına saklanalı öyle çok olmuştu ki varlığının gökyüzünden silinişi pek de fark yaratmamıştı. Kız kardeşimin saatler boyunca kendine bakıp bir türlü hazırlığını bitirememesine ve arabanın son derece yavaş ilerlemesine rağmen tam zamanında gelmiştik. Ağaçları titreten güçlü rüzgâr özenle yaptığımız saçlarımızı bozmaya niyetli olduğu için kapıda fazla oyalanmadan içeri girdik. İlk defa bu kadar büyük bir baloya katıldığımın farkına yalnızca salonun büyüklüğüyle uyumlu kalabalığı gördüğümde vardım. Herkes muhteşem görünüyordu; ışıl ışıldı hanımefendiler ve oldukça şıktı yanlarındaki beyler. Odanın dört bir yanını süsleyen büyük şamdanların, pencereleri sarıp sarmalayan kızıl renkli perdelerin ve duvarları kaplayan çeşitli tabloların ne kadar muazzam olduğunu anlatmaya kelimeler yetmezdi ancak bulabildiğim en uygun sıfatı kullanacağım onlar için; kusursuz. Ev sahibi, gerçekten zevkli biri olmalıydı.

İlk danslarda insanlardan uzak ve yalnızdım. Düşünceme göre bunun ilk sebebi, fazla alımlı bir genç kız olmamamdan kaynaklanıyor. Diğer yandan başka bir sebep ise annemin ve etrafımdakilerin de belirttiği gibi insanların zihninde soğuk ve kibirli bir ifade çiziyor oluşum ve bu yüzden kimse bana yanaşmak dahi istemiyor. Oysa ben ne soğuktum ne de kibirli, yalnızca utangaçtım. İnsanların önyargıları ve kaba düşünceleri arasında kaybolmaktan korkan, küçük ve deneyimsiz bir kızdım sadece. Bunu yenmenin bir yolu var mıdır sizce? Bir insan, eğer uzun zaman boyunca hep utangaç bir yapıya sahip olmuşsa bunu yenebilir mi? Belki de bu noktada düşünmemiz gereken şey ismimizin önündeki sıfat değil de buna sebebiyet veren olaydır. Öyleyse bile, ben nedenini bilmiyorum ve bu durumda, neredeyse bulunduğum her ortamda silik bir role sahip olmama sebep olacak çekingenliğimi yenmemin bir yolu olduğunu düşünmüyorum. Yine de, her şeye rağmen, hayat bazen şaşırtıcı olabiliyor.

Beyefendiye MektuplarKde žijí příběhy. Začni objevovat