V-XII

4.8K 464 135
                                    

Bu mektup, hikâyenin hem son mektubu hem de finalden önceki son bölümü, aynı zamanda finalle de bağlantılı olduğu için önemli bir yere sahip. Bölümü medyadaki şarkıyla okumanızı tavsiye ediyorum, fazlasıyla sevdiğim bir parça olduğu gibi bölümün ruhuna da uyum sağladığını düşünüyorum. Dilerim beğenirsiniz.

Sevgiler.

5 Aralık
03.24, gece.

Sabah beklenmedik bir şekilde kapımız çalındığında size son kez yazdığımdan bihaberdim ve artık şimdi, bunun gerçekten bir daha tekrarlanmayacağını biliyorum. Beyefendi, bu son.

Öğle saatlerine yakın bir vakitte, güzel bir kahvaltının ardından kız kardeşimle birlikte bahçede özlem duyduğum uzun bir yürüyüş yapmıştık ki kapının çalındığı ve kardeşinizin geldiği söylendi bize. Ne hissetmem gerektiğini bilmeden, biraz da içimde sebepsiz bir korku ile karşıladığımda onu, yüzünde endişenin izleri görülüyordu. Bir şeyler olmuştu, bunu anlamıştım fakat soracak gücüm yoktu. Bir şeyler söylemeye çabalarken ben, kardeşiniz bir adım öne çıkıp sizin dün ben gittikten kısa bir süre sonra evden çıktığınızı ve bir daha geri gelmediğinizi, akıllarına gelen her yere baktıklarını ancak sizi bulamadıklarını söyledi, ardından sizin buraya hiç gelip gelmediğinizi sordu. Olumsuz anlamda başımı salladığım an, kardeşiniz düşünceli bir şekilde elini hızla alnına götürdü ve hemen ardından parmakları çenesini saran sakalında dolaştı.

"Nereye gitmiş olabilir?" diye sorduğunda, gözlerindeki kaygı yüreğimdeki bütün hislerin donup kalmasına sebep olmuştu lakin orada öylece bekleyemezdik. Bu yüzden, ona sizi birlikte arayabileceğimizi söyledim ve çok geçmeden evden ayrıldık, kız kardeşimse durumu aileme izah etmek üzere evde kaldı. Gün boyunca birlikte pek çok yere gidip sizi sorduk, o kadar çok kapı çalmıştık ki bir süre sonra yorgun düşüp dinlenmeye karar vermiştik fakat ben bunun için bile vakit ayırmak istemiyordum. Babanızın henüz bu durumdan haberi yoktu ve saat oldukça geç olduğunda onun için de ayrıca endişe duyan kardeşiniz eve dönüp durumu ona anlatmak istediğini belirtti bana, ardından yanımdan ayrıldı. Ben vazgeçmedim ancak, nasıl düşünmeden durabilirdim bunu? Sizi görmeden katiyen huzur bulamazdım, bu yüzden kardeşiniz gittikten kısa bir süre sonra, belki de saatler önce gitmemiz gereken yere doğru yöneldi adımlarım; opera salonuna.

Kapılar ardına kadar açıldığında anlamıştım ki küçük bir ihtimaldi orada olmanız. Boşluk ve zayıf bir ışığın altında uzanan sahne beni karşıladığında düşünmek istemediğim olasılığın gerçekleşmesi karşısında omuzlarım çaresizlik içinde düşmüş, hemen ilerideki ahşap zeminin üzerinde duran kumaşı fark etmemle birlikte kaşlarım çatılmıştı. Ona yaklaştıkça bunun bir kravat olduğunu anladım ve sizi başka nerede bulabileceğimi bilmiyorken aklıma bir yer daha geldi. Yıllar öncesinde ben karanlığın içindeyken elimi tuttuğunuz ve yaşlı bir kadının yaşadığı evdeki o sıcak odaya getirip yaramı sardığınız yer... Kravatınız oradan yadigârdı bana ve belki de siz, oradaydınız. Bu düşünce yavaşça yayılırken zihnimde, eğilip kravatı yerden aldıktan sonra binadan neredeyse koşar adımlarla çıktım ve en hızlı şekilde bir araba ayarlanmasını sağladım. Beklerken ve dahi yoldayken gözlerimi ellerimin arasında duran kravattan ayıramıyor, bir köşesine işlenmiş isminizin baş harflerini gördükçe içime yayılan sızıyı durduramıyordum. Evin arka tarafından ileriye doğru uzanan ormanların önünde durduğumuzda, etrafımı saran soğuk esintiye karşı durarak yürüdüm ve avuçlarımın arasında ezilen kumaşa sıkıca tutundum. Bir ağrı yayılıyordu bütün vücuduma fakat bunu düşünmüyor, yalnızca önümde uzanan yolu izliyordum. Aslında nereye gittiğimi bilmiyor ve bu sebeple attığım adımlardan tereddüt ediyordum fakat o kravat, sizden bir parçaydı ve sanki bana yol gösteriyor, yanından geçtiğim bütün ağaçlar birbirine benzerken doğru yolda ilerlememi sağlıyordu. Şayet öyle olmasaydı bile dakikalar sonra, bir şekilde, o yaşlı kadının yaşadığı evin tam önünde duruyordum.

Beyefendiye MektuplarWhere stories live. Discover now