V-II

6.7K 743 184
                                    

5 Şubat
01.07, gece.

Beyefendi,

Lütfen doğru olmadığını söyleyin. Şimdi açılsın kapı, içeri girin sessizce ve bu yanlışlığı düzeltin. Varlığınız görülmesin o cümlede, bir başkasıyla karışmış olsun isminiz.

Sabahın erken saatlerinde uyandığımda bir bütündü kalbim, ince bir hüzün perdesi örtülmüştü pencerelerine lakin içinde neşeli şarkılar söyleniyordu; oysa şimdi, hüzünlü melodiler doluyor odalarına, soluyor rengi duvarların, kırık her bir parçası. Tabiatın elbisesi neredeyse baharın kumaşından lakin ruhum, ağır bir kışı ağırlıyor. Bakılsa dahi görülemez bir başkası tarafından, yalnızca siz fark edebilirsiniz yaprakların hayat dolu renklerinin solup dalların yalnızlaştığını; yol arkadaşlarının kaybıyla nasıl da bükülüyor ağaçlar, benden başka ancak siz anlarsınız acısını.

Sabah öyle erken bir saatte uyanmış ve yola çıkmıştık ki sitem etmişti bize gece yağmurlarıyla ıslanan yollar. Kız kardeşim heyecan içinde eteklerini tutmuş dışarıyı izlerken onun bu dinmeyen neşesine bir mana vermek istedim fakat güneş dahi bugün huysuz ve bitkinken, zihnim de kendini yormak istemedi ve öylece gözlerimin önünden akıp giden ağaçları seyre daldı. Saatler akmış olsa gerek o anların ardından zira Çiçekli Hanım'ın yanına, o pek şirin köye vardığımızda doğa, enikonu uyanmış ve sevinçle bize kollarını açmıştı. Tarihi bir av köşkünün önünde Çiçekli Hanım'la buluştuğumuzda çok yakında hayatını birleştireceği beyefendi ile henüz tanıştığım Kuşların Şairi'ni hemen tanıdım. Onları, şık kıyafetler içerisinde genç bir adam ve oldukça güzel, genç bir hanımefendi takip ettiğinde ise hayretler içerisinde yukarı kıvrıldı kaşlarım zira o genç kız, uzun bir süre önce katıldığım ve mucizevî bir şekilde sizinle tanıştığım o değerli davette kütüphanede sizin yanınıza gelen hanımefendiydi.

Çiçekli Hanım heyecanla tanıttı onu bizlere, "Sevgili dostlarım, sizlere Bayan D. ve pek değerli ağabeyi Bay D.'yi takdim etmekten mutluluk duyuyorum," derken öylesine sevinçliydi ki sanki içi içine sığmıyordu. Bayan D. ve ağabeyi hepimizi samimiyetle karşıladığında, köşkün önüne bir araba daha yaklaştı ve düşüncelerimle endişe içindeki hislerim karşılık bulurken siz, arabadan inip yanımıza geldiniz. Şapkanızı çıkarıp bizleri selamlarken yüzünüzün her zamankinden soluk olduğunu gördüm, öncesinde sıhhatinizle ilgili bir sorun olduğunu düşünmüş ve oldukça endişe etmiştim fakat herkesin orada olduğundan emin olduktan sonra Çiçekli Hanım'ın gezmek için sabırsızlandığı tarihi bir köşk ve bahçeleri için bir an önce yola çıkmayı istemesi üzerine av köşkünün önünden ayrıldığımızda, bakışlarınızı benden kaçırdığınızı fark ettim. Soğuk tavrınız, herhangi bir rahatsızlıkla ilişkili değildi. Uzaktınız bizlere, Bayan D. ile ağabeyinin yanında yürüyor ve onlar etraflarını inceleyip düşünceme göre çevreleri hakkında yorumda bulunurken siz sessiz kalıp adımlarınızı izliyordunuz.

Onlarla olan birlikteliğiniz Çiçekli Hanım'ın Bayan D.'ye yaklaşıp "Babanız, sayın general, nasıllar? Dilerim sıhhati yerindedir," diyerek iki kardeşin konuşmasını böldüğünde kısa bir an için son buldu. O an sizinle yan yana geldiğimizde öylesine endişeliydim ki yanlış bir şey yapmaktan, yavaş yavaş attım adımlarımı ve sizin önden yürüyüp kız kardeşime katılmanızı bekledim. Değerli Kuşların Şairi ile birlikte ilerlerken ona sözlerinden cesaret alıp beceriksiz bir şekilde birkaç şiir yazdığımı ancak bunların tam bir hüsran olduğunu söyledim ve bu sebeple kendisi onları okumak istediğinde onu şiddetle reddettim. Bunun asla mümkün olamayacağını çünkü yazdıklarımı paylaşmaktan ziyadesiyle kaçındığımı söyledim lakin kabul etmedi zira satırlarıma dokunmadıkça hiçbir şekilde bu sözlerime inanmayacağını, dahası benim gibi bir hanımefendinin kaleminden dökülen mısraların kötü olmasına ihtimal veremediğini belirtti. Köşkün girişine ulaştığımızda söz vermemekle birlikte bunu düşüneceğimi söyledim ve böylelikle aramızdaki anlaşmazlık çözüme kavuşmuş oldu.

Beyefendiye MektuplarWhere stories live. Discover now