II-XII

3.1K 429 74
                                    

2 Aralık
11.55, akşam.

Öyle zordu ki geçen aylar, belki de sayfalara sığdıramazdım hislerimi. Boğazıma takılmış kırık bir dal gibiydi harfler, konuşunca canım yanıyorsa yazdıkça daha çok inciniyordum. Mürekkeple kanattım ellerimi, kâğıtlara harp ilan etti kalemlerin sivri uçları, dehşet saçıldı masanın üzerine ancak yine de, yapamadım. Başaramadım bir mektup daha yazmayı, yalnızca beceriksizce sarmaya çalıştım yaraları. Şimdi ise, ölümle karşı karşıyayım belki de lakin daha fazla dayanamıyorum. Hislerim, artık katlanılabilir bir acıdan daha fazlasını yaşatıyor bana.

Her şeye rağmen, öğrendim sizi incinmeden sevmeyi. Uzaktan ve sessizce... Hissiz bakışlarla izleyerek günleri ancak yanarken içten içe, kelimeleri suskun kılıp karanlığın içinde, büyük bir yalnızlıkla savaşarak, isminizi yaşatıyorum yüreğimde. Anılar zulmetse de çoğu zaman, yaşadığım o kısa mutlu anları hasretle hatırlıyor ve bütün o zamanlar için şükran duyuyorum. Sizi tanıdığımı bilmek dahi gülümsetmeye yetiyor beni.

Ah, beyefendi. Şimdi onun üzerinden, yarın tam bir yıl geçmiş olacak.

Bunu düşünmek yüreğimi sızlatıyor fakat kaderim beni bugün içinde bulunduğum bu odaya, yaşadığım bu eve sürüklediği için üzgün yahut yaptıklarım için pişman değilim. Sizi sevmek beyefendi, söylemiştim ancak tekrar söylüyorum ki bir lütuftu ve sonsuza kadar da öyle kalacak. En azından sizin de, bir şekilde hislerimin gölgesinden geçtiğinizi biliyorum ve bu dahi, ruhuma huzur bağışlamaya pekâlâ yetiyor.

Siz, ben ve daha pek çok kişi... Bizlere, doğduğumuzda, bize değer veren insanlarla çevrelendiğimizde bu dünyadaki en güzel duygu bahşedilmişti: Sevgi. Söyleyin beyefendi, bizler onun için çabalamadık mı bu kadar? Uğruna ölebilecek kadar ihtiyacı vardı kimilerinin ona ve dahi onsuz yaşayamayanlar da görmüştük. Onun zıttı olan duygu değil miydi bizleri yıkan, yakan, parçalayan? O halde neden itiraf etmekten bu kadar korktuk, neden bir türlü söyleyemedik ismini? Artık çekinmemeliyim zira bu son şansım olabilir. Başımda keskin bir ağrı var günlerdir ve onun kulaklarıma, son günlerimi yaşadığımı fısıldadığını duyuyorum. Söyledikleri hakikat olmadan önce, sevgiyi bütün varlığımda hissediyorken hala, bağırmalıyım şimdi, çığlığım avuçlarımdan havaya sızmalı. Bir kısmı yaşarken ruhumda, anlatmalıyım onu bulutlara, güzelliğini paylaşmalıyım yıldızlarla.

Ardından, son bir mektup yazmalıyım size. Şayet nefes alabiliyorsam hala ve alabileceksem sonrasında...

Veda etmek için.

Son üç.

instagram: thequenes
ask.fm: thequenes

Beyefendiye MektuplarWhere stories live. Discover now