III-I & IV-I

8.1K 926 106
                                    

3 Ocak
09.22, akşam.

Saygıdeğer beyefendi,

Bugün vuku bulan olaylar bir türlü çıkmıyor aklımdan. Sanırım, yavaş yavaş pişmanlık duymaya başlıyorum aldığım karardan. Mektubu kaybetmiş olmam hâlihazırda beni fazlasıyla tedirgin ederken bir de onu bulamamış olmam, kaçınılmaz bir hüznün parçası olacağımı dile getiriyor. Dahası, o kayıp mektubun anlaşılmaz duygularımı taşıyan her bir satırını çoktan okumuş da olabilirsiniz. Dehşete düşmüş bir halde ellerimi yüzüme siper ediyor ve utancımı sonsuza dek içimde yaşatacağımı söylemek istiyorum. Tanrım, bu korkunç bir şey!

3 Ocak
11.41, akşam.

Beklemek, ızdırap verici.

Burada öylece dururken zaman geçmiyor. Kısa bir an için yatağımın köşesinde oturuyor, sonra olanların bilincine varıp hızla ayağa kalkıyor ve odanın içinde çaresizce dolaşıyorum. Yorulunca bu kez pencerenin kenarındaki koltuğa yanaşıyorum fakat dinlenmeye iznim yok; zihnimi tamamen sarıp sarmalamış olan düşünceler, bütün irademi ezip geçiyor.

4 Ocak
01.03, gece.

Yapamıyorum.

Kitaplıktan rastgele bir kitap seçtim ve sayfalarını umarsızca çevirip durdum lakin olmadı. Sanrılar var gözlerimin önünde. Alay eden sesiniz çınlıyor kulaklarımda ve hatta kardeşiniz de katılıyor size. Bütün bir şehir, mektubumun acizliği karşısında kahkahalar atıyor. Utancımdan ne yaptığımı bilemiyor ve kendimi odamın ıssızlığına mahkûm ediyorum. Bir başıma olmak dahi, yeterince yalnız ve güvenli hissettirmiyor.

Hayaller çirkin, beyefendi. Kelimelerin silik gölgesinde bile yaşatabiliyorlar varlıklarını. Kapattım bu yüzden kitabı, biraz dışarıyı izleyeceğim. Yıldızlardan yoksunuz bu gece, dışarıda kar yağıyor.

4 Ocak
02.37, gece.

Yoğun bir sis hâkim havaya, etraf artık görünmüyor. Ne acı, oysa pek severdim izlemeyi karın yağışını. Az önce ayrıldım pencerenin kenarından, hala hızla yağıyor. Bembeyaz bir örtü şimdi etraf, bir kez daha uçsuz bucaksız bir deniz... Yorgunum lakin dinlenmeyi hak etmiyormuş gibi hissediyor, uyku için yalvaran gözlerime adeta işkence ediyorum. Sanırım, artık onlara söz geçiremiyorum.

Uyumam gerek.

4 Ocak
03.08, gece.

Olmuyor, uyuyamıyorum.

İstiyorum fakat muvaffak olamıyorum bir türlü. Bir yolu var mı insanın yüreği sıkıntı içindeyken bir süre için de olsa onun üzerini örtüp uykuya dalmanın? Şayet var ise, gözlerimde sıkışıp kalan gözyaşlarını kara veyahut yağmura katıp ruhumdan azat etmenin de bir yolu vardır belki. Artık özgür olmalı onlar zira kirpiklerimin ardında acı çekiyorlar.

4 Ocak
03.55, gece.

Beyefendi,

Keşke bu gece bir olabilseydim göğün soğuğu ve toprağın beyaz örtüsüyle. Kaybolabilseydim, böylece mecbur kalmazdım bir sonraki güne uyanmaya. Muktedir değilim yazdıklarımın neticeleriyle yüzleşmeye. Korkarım kalbimin daha fazla endişeyi, utançla çevrelenmiş pişmanlığı ve en başından beri benliğimi sıkıca sarmış olan korkuyu taşıması mümkün değil.

Vazgeçeceğim, gözlerim ve ellerimdeki kudret mürekkeple birlikte akıp gitti. Dinlenmem gerektiğinin farkındayım ve belki de bu sayede biraz daha iyi hissedeceğim. Ancak biliyorum ki eğer yarın arınamazsam yüreğimdeki rahatsızlık verici hislerden, her daim karanlık duygulara mahkûm olur ruhum. Gün doğmaz beyefendi bir daha; puslu kalır günüm, her daim sisi ağırlar.

Ve ben, o pek sevdiğim kar tanelerinin içinde boğulur, yok olurum.

4 Ocak
04.13, gece.

Sanırım... Boğuluyorum.

{Çalışmanın ilk kez yayımlandığı zamanlara ait bir not bu aslında ancak burada kalmasını dilediğim için silmemeye karar verdim.}

Bu bölümden sonra, üzülerek belirtiyorum ki sınavlarım sebebiyle bir süre için yeni bir mektup paylaşamayacağım. Tahminen bir ya da iki hafta kadar bu süre ancak kesin bir şey söyleyemiyorum maalesef. Bu gecikme için şimdiden çok özür diliyorum sizlerden.

2015'in son mektuplarını okudunuz, dilerim 2016'da da hanımefendiyle birlikte olursunuz. Şimdiye kadar burada olduğunuz için sizlere minnettarım. Teşekkürlerimi kabul edin lütfen.

Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, mutlu ve başarı dolu bir yıl geçirmeniz dileğiyle,

Sevgiler!

Beyefendiye MektuplarWhere stories live. Discover now