5.BÖLÜM - Adriana bir, ben iki!

169K 2K 101
                                    

Tekli koltuğuma oturmuş en yakın arkadaşlarımdan biri olan Yağmur’un kendisini ölümüne rezil etmesini izliyorum. Sanki biz hiç konuşmamışız gibi, sanki ben onu daha biraz önce uyarmamışım gibi hayatının şovunu yapıyor.

Karşı koltukta oturan Kerem’e kısa bir bakış atıyorum. Çocukcağız gözleri pörtlemiş bir şekilde Yağmur’un anlam veremediği tavırlarını izliyor. Şu anda içinden ‘Allah’ım ben nereye düştüm böyle?’ diye geçirdiğinden yüzde 1500 eminim.

Yağmur Kerem’in geldiği 20 dakikadan beri çocuğun ağzının içine girerek konuşuyor ve feci bir halde frikik vermesi an meselesi. İkide bir öksürüyormuş gibi yaparak ona uyarı veriyorum ama bir an geri çekilse, iki saniye sonra yine yaklaşıyor. Zavallı Kerem de kibarlıktan olsa gerek hiçbir şey söylemiyor. Yağmur Kerem’in yanına biraz daha sokulduğunda Kerem’i bademcik ameliyatı yapacağına kanaat getiriyorum.

“Öhö!” diyorum yapmacık bir şekilde ama beni zerre kadar takmıyor. Kerem ise deminden beri yaptığı gibi kanepenin diğer tarafına çaktırmadan kayıyor. Çocuk geldiğinde sağ tarafında oturduğu kanepede götüm götüm ilerleyerek sol tarafın sonuna ulaştı, bizim Yağmur’da hala tık yok. Kerem’e doğru biraz daha kayarak çocuğa adeta yapışıyor ve Kerem eli mahkum yastıkla Yağmur arasında kalakalıyor.

“Öhö!” diyorum yeniden kibarca öksürerek. Yağmur hanımın ruhu bile durmuyor tabi. Şuracıkta öksürük krizine girip can çekişsem, dönüp bakmaz fingirdek!

Kerem sağa sola utangaç bir bakış atarak kafasını yere eğiyor ve hafifçe yanaklarının kızardığını fark ediyorum. Yağmur ise tüm kozlarını ortaya dökmüş bir şekilde hararetle Kerem’i ayartma çalışmalarına devam ediyor. Dikkatinizi çekerim Kerem gay! Düşünün artık rezilliği!

Kerem boğazını hafifçe temizleyerek Yağmur’un konuşmalarını dinliyormuş gibi kafa sallıyor ve o sırada bana kaçamak bir bakış atıyor. Bakışlarında ‘Ne olur beni kurtar Zeynep.’ ifadesini yakaladığım anda neredeyse böğürerek öksürüyorum.

“Öhhhhöööööö!”

Yağmur sonunda rüyasından uyanıyor ve yerinden sıçrayarak Kerem’den biraz geriye doğru gidiyor.

“Ben bir kahve yapayım.” diyorum yerimden kalkıp yapmacık bir şekilde gülümserken.

“Harika olur!” diye onaylıyor Yağmur bana kaş göz yaparak sırıtırken. Kerem ise gözle görülür bir şekilde geriliyor ve korkuyla bana bakıyor.

“Ee, şey.. Gerek yoktu.”

Şairin burada ‘gerek yoktu’ derken ‘Beni bununla yalnız bırakma Allah aşkına!’ demeyi kastettiğini söylememe gerek var mı bilmiyorum. Çocuk haklı tabi.. Ben mutfağa girdiğim anda Yağmur bunun ırzına geçer kesin.

“Olur mu öyle şey? Hemen yaparım.” diyorum gülümseyerek Kerem’e bakarken. “Yağmur hadi sen de bana yardım et.”

Kerem derin bir oh çekip arkasına yaslanırken, Yağmur mırın kırın ediyor. Ama ona attığım delici bakışlar sayesinde tıpış tıpış mutfağa gitmekten başka çaresi kalmıyor.

***

“Kızım sen delirdin mi ya?! Başına mı vurdu senin?!”

Yağmur’la birlikte mutfağa girer girmez kapıyı kapatıyorum ve sinirli bir ifadeyle fısıldıyorum.

“Ne yaptım Zeyno ya?” diyor dudaklarını büzerek. Ne yapmışmış! Geri zekalıya bak sen!

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin