58.BÖLÜM - Çünkü Kerem demek, ben demek..

124K 1.9K 517
                                    

Hepinize içtenlikle teşekkür ederim :) Yorumlarınız beni yazmak konusunda daha da fazla teşvik ediyor :) Bugün çiftimiz kendi aralarında küçük bir bilmece oyunu oynayacaklar. Bakalım kim kazanacak? :) Seviyorum sizi <3 İyi okumalar..

Bu bölümü Ebru'ya ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle Ebrucum :)

Benden beklenmeyecek bir performansla sabahın 9’unda uyanıp -baba korkusu deyip geçme, insana her şeyi yaptırıyor- Kerem’i de zorla yataktan sürüklüyorum. Adamın da bugün bana inat yapar gibi geç saate kadar uyuyası tutmuş.

“Of Zeynep ya, sabahın köründe apar topar kaldırdın.” diyor Kerem yarı kapalı gözlerle mutfakta hazırladığım kahvaltı masasında otururken. “Herkes uyuyordur bu saatte.”

“Babam bizden önce davranıp, burayı basarsa o zaman da böyle konuşabilecek misin acaba?”

“Ne alakası var?” diyor gözlerini devirerek. “Baban uyuyordur hala. Dün gece herkes yoruldu düğünde.”

Öyle deme Kerem. Su uyur, babam uyumaz!

“Herkes değil canım sen yoruldun. İçindeki halay başına bi dur diyemediğin için normal tabi.”

“Kuzenim bir kez evleniyor. Herhalde oynayacağım.”

Ay bu kuzeninin düğününde böyleyse, kendi evlenirken ne olur acaba? Halay çekmekten nikah da kıyamayız biz kesin!

“Biz evlenirken ne yapacaksın Kerem?”

“Valla o gece beni kimse tutamaz güzelim.” diyor tek kaşını kaldırıp, sırıtırken. “Tam babanın karşısına geçip, oh oh oynayacağım.”

Şuna bak ya.. İstersen babamın masasına da çık, dansöz gibi. Tövbe tövbeee.

“Benim daha iyi bir fikrim var aslında.” diyorum gözlerimi alaycı bir ifadeyle kısıp, Kerem’e doğru eğilirken. “Biz seninle kol kola salona girerken, arkada fon müziği olarak ‘Muratgilin Damından Atlayamadım’ çalsın. Hatta salona öyle klasik gelin-damat gibi kol kola da girmeyelim, direkt verelim senin eline bir mendil, halay çeke çeke nikah masasına kadar gideriz. Nasıl fikir?”

“Ha-ha-ha!” diyor Kerem gözlerini devirerek. Ben ise neşeli bir ifadeyle kıkırdıyorum. “Yine başladın sabah sabah espri bombardımanına..”

“Elimde değil hayatım.” diyorum Kerem’e hayali bir öpücük gönderirken sırıtarak. “Bu konudaki ilhamımı senden alıyorum.”

“Biraz da yemek konusunda ilham alsan benden.” diyor karşı atağa geçerek.

Vaay! Demek beni zayıf noktamdan vuracaksınız Kerem Bey? Tamam. Öyle olsun bakalım.

“Eğer biraz daha konuşursan o konudaki ilhamımı Melis’ten alacağım, sonra da ömrün boyunca küçük yeşil ağaççıklar yemek zorunda kalacaksın Keremcim.”

“Aman aman kalsın!” diyor gözlerini kocaman açarak, ürperirken. “Hiç gerek yok öyle şeylere güzelim. Ben senin elinden zehir olsa yerim. Sen yumurta kır yeter bana.”

“İyi. Böyle düşünmene sevindim o zaman.” diyorum pis pis sırıtarak. Daha sonra da vişne suyumdan kocaman bir yudum alırken, Kerem’in önündeki tostu bir ısırıkla yarıya kadar indirmesini seyrediyorum. Maşallah çocuktaki ağız ağız değil, hangar mübarek!

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin