13.BÖLÜM - 'Chukky'nin Gelini' bile olsa, kadın yine kadındır!

157K 1.8K 102
                                    

Hepinize güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Bu bölümde o kadar fazla iltifat aldım ki inanılmaz mutlu oldum. Bu da acayip motive olmamı sağladı her zamanki gibi. Çok tatlısınız. :) Votelar için de ayrıca teşekkürler. Bölümle ilgili her türlü eleştirinize açığım. İyi ya da kötü yorumlarınızı bekliyorum. Sınavı olanların sınavı da iyi geçmiştir umarım :) İyi okumalar :)

Gözlerimi kırpıştırarak etrafıma şaşkın bakışlar atarken, dün gece yaşananlar aynı anda beynime hücum ediyor. Kalbim o anları yeniden yaşıyormuş gibi hızlıca atmaya başlarken, birden odamın kapısı açılıveriyor.

“Günaydın.”

Kerem elinde kocaman bir tepsiyle içeri girip, gülümseyerek beni süzerken ona ne kadar minnettar olduğumu düşünüyorum.

“Günaydın.” diyorum karşılık olarak. Ama içimden gülümsemek gelmiyor.

“Sana harika bir kahvaltı hazırladım.” diyor benim aksime enerji dolu bir sesle yatağımın kenarına otururken. Tepsiyi önüme yerleştiriyor. Bir tepsiye, bir Kerem’e bakıyorum.

“Hadi.” diyor Kerem sabırsız bir ifadeyle. “Eğer sen yemeye başlamazsan ben de başlamayacağım ve karnım zil çalıyor.”

Kerem sırıtarak bana bakarken, ona bir kez daha minnettar oluyorum. Dün gece sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki ben salaklığın dibine vurmamışım gibi davranıyor.

“Teşekkür ederim.” diyorum Kerem’e kedi yavrusu bakışları atarak. “Çok teşekkür ederim.”

“Alt tarafı bir kahvaltı Turşu.” diyor göz kırparak. “Sanki her sabah kahvaltıyı ben hazırlamıyormuşum gibi davranma hem. Kaytardığını unutturamazsın bana.”

“Onun için değil..” diyorum hemen gözlerim dolmaya başlarken. “Dün gece için..”

Kerem’in gülümseyen yüzü bir anda düşüyor ve bana ciddi bir bakış atıyor.

“Ye hadi.” diyor düz bir sesle kahvaltı tepsisini bana doğru ittirirken.

“Hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağız?” diye soruyorum suçlu bir ses tonuyla bakışlarımı nevresimin üzerinde gezdirirken.

“Evet öyle yapacağız.” diyor Kerem hemen. Başımı kaldırıp ona bakıyorum şaşkınca. Dişlerini sıkarak hayatımda görmediğim kadar tehlikeli bir ifadeye bürünüyor. “Eğer öyle yapmazsak, ben o herifi bulup, dişlerini eline vereceğim çünkü!”

“Hayır.” diyorum korkuyla irkilerek elimi Kerem’in sağ elinin üzerine hızlı bir şekilde koyarken. Sanki bunu yapmasam Kerem fırlayıp gidecekmiş gibi geliyor. “Lütfen, sakın bulaşma olur mu?”

“Dün gece seni..” diyor hiddetle ama bakışları benimle buluştuğunda, cümlesinin devamını getirmiyor. Gözlerini sımsıkı kapatıyor ve derin bir nefes alıp veriyor. Gözlerini tekrardan açtığında biraz önceki tehlikeli ifadesi yerini sakin görünen ifadesine bırakmış oluyor. “Tamam. Hadi yemeğini ye Turşu.”

“Kerem?” diyorum ağlamaklı bir sesle, inatla ağzıma tek lokma koymayarak. “Ben çok özür dilerim. Ben gerçekten.. Ben..”

Bir türlü kuramadığım cümlem hıçkırıklara boğulup, ağlamaya başlamamla son buluyor. Kerem önümdeki kahvaltı tepsisini hızlı bir hareketle yan tarafımdaki komodinin üzerine bıraktıktan sonra beni kendine çekiyor. Kafamı Kerem’in göğsüne gömüp, hıçkırarak ağlamaya devam ediyorum. Kerem ise bana kemiklerimi kıracak kadar sıkı sarılıyor. Ne o, ne de ben tek kelime etmiyoruz bir süre.

NUMARA 12Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα