48.BÖLÜM - Tanrılar kurban istiyor!

142K 1.9K 318
                                    

 Hepinize tek tek teşekkür ederim yorumlar ve voteler için :) İthaf konusunda kısa bir duyuru yapmak istedim. Herkes soruyor çünkü. İthaf listem 80. bölüme kadar dolu şu anda. Bu nedenle bir süreliğine ithaf alımını durdurdum. Ama daha sonra tekrardan başlayacağım ve yine burdan duyuracağım. İthaf almamış olan okuyucularıma duyurulur.

Çiftimiz bu bölümde de başlarına ne tür belalar açacak göreceğiz ;) Umarım beğenirsiniz :) Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım ;) Sizleri seviyorum <3

Bu bölümü Zeynep Dilara'ya ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle Zeynepçim :)

“Ay çok romantiiiiiik!”

Salondaki koltukta Melis ve Yağmur’la birlikte oturmuş, Kerem’in bana ettiği evlenme teklifini anlatıyorum. Beni öyle bir konsantrasyonla dinliyorlar ki, kendimi Acun Ilıcalı’nın programına köpeğiyle birlikte katılan kız gibi hissetmeme sebep oluyorlar. Ağzımı açıp ‘Tut kızım! Tut!’ desem ikisi de bu konsantrasyonla koşmaya başlayacaklar sanki.

“İşte böyle.” diyorum omuzlarımı olağan bir ifadeyle silkerken. Daha sonra da elimdeki devasa pırlanta yüzüğü gösteriyorum. “Sonra da bu at nalı gibi yüzüğü geçirdi elime.”

“At nalı mı?” diyor Yağmur onaylamazcasına kafasını sallayıp, gözlerini kocaman açarken. “Çarpılırsın ama Zeynep! Bu bebeğe at nalı denir mi?”

“Ya tamam çok güzel ama yüzük o kadar gösterişli ki, sanki her an bana ‘Kusura bakma şıllık! Senin elinde kendimi heba edemem! Ben daha iyilerine layığım!’ diyip, kaçarak uzaklaşacakmış gibi geliyor!”

Sözlerimden sonra Melis ve Yağmur kocaman kahkahalar atıyorlar. Ben ise iç çekiyorum.

“Söyleseydin o zaman Kerem’e.”

“Ya nasıl söyleyeyim Yağmur?” diyorum iç çekerek. “Çocuk o kadar özenmiş, almış. Utanırım ki. Hayatta söyleyemem ben Kerem’e.”

“Kızım böyle at nalına can kurban!” diyor Melis kıkırdayarak araya girerken. Tam bu sırada Yağmur konuşmak için ağzını açıyor ama onu hızlı bir hareketle durduruyorum.

“Dur ben tahmin edeyim!” diyorum ellerimi havaya kaldırarak. Daha sonra da Yağmur’un o şapşal haline bürünüp, taklidini yapıyorum. “Ay Caaaaaaaan! Çok özlediiiiiiim aşkımıııııı!”

Oscar’lık Yağmur taklidimden sonra Melis’le birlikte gıcık gıcık gülüyoruz. Yağmur ise kısa saçlarını savuruyor.

“Sizinle hiç muhatap olmayacağım!”

“Ya o neyse de, Zeynep bence bu yüzük bir harika! Kızım baksana nasıl da parıldıyor!” diyor Melis hemen yüzüğü parmağımdan çekiştirip, kendi parmağındaki yüzüğü çıkartırken. Daha sonra da benimkini hızlı bir hareketle parmağına geçiriyor.

Yuh! Parmağım bende kalsaydı bari Melis! Kerpetenle kopartacaktı parmağımı neredeyse feminist!

“Valla bence de çok güzel.” diyor Yağmur hülyalı bakışlarla Melis’in parmağındaki yüzüğü izleyerek. “Sen Allah’tan daha belanı mı istiyorsun kızım?”

Ben de biliyorum güzel olduğunu herhalde! Ama fazla güzel işte! Kim bilir Kerem buna kaç para verdi? Ben bir de unutkanımdır. Kesin bir yerde düşürürüm ya da bırakırım bu yüzüğü. Sonra oturur bir bardak soğuk su içeriz üzerine! Öyle bir salaklık yaparsam anamı babamı kaybetmiş gibi karalar bağlayıp, üç ay evden dışarı çıkmam valla!

NUMARA 12Where stories live. Discover now