10.BÖLÜM - Zeynep'in yolu yol değil!

161K 1.9K 151
                                    

Yorumlarınız ve votelarınız için hepinize tekrardan teşekkür ederim. Hikayeyi biraz ileriye sarıyoruz bu bölüm. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar :)

8 ay sonra..

“Biraz daha eğil Turşu.”

“Kolaysa sen eğil!”

Evet bildiniz! Yine bir sabahın körü ve ben yine minderimin üzerinde spor yapıyorum. Daha doğrusu yapmaya çalışıyorum. Ne kadar denesem de beceremiyorum işte ama gel de bunu sevgili arkadaşlarıma anlat. Babam beden eğitimi öğretmeni, yakın arkadaşım Melis zaten sporla kafayı bozmuş, ev arkadaşım Kerem desen, devasa bir spor merkezinde hocalık yapıyor ama ben bir santim yanlarında can çekişiyorum. Sporun içine doğmuşum resmen! Biraz daha zorlasam olimpiyatlarda yerim hazır.

“Bacaklarını bükme!”

“Bana değil onlara söyle o zaman!” diyorum sinirle bağırarak. “Kendileri bükülüyorlar!”

Benim gürlememden sonra kahkahalarla gülüyor ve ona sinirli bir bakış atmak için kafamı kaldırıyorum.

“Kafanı kaldırma!” diye uyarıyor bu kez de elleriyle başımı yeniden eski pozisyonuna getirerek. “Bacaklarını da düz tut!”

“Olmuyor işte!” diyorum sızlanarak. Ama beni duymazlıktan geliyor hayvan!

“Bacaklarını o kadar fazla açmana gerek yok Turşu.” diyor eliyle sağ bacağımı tutup, sol bacağıma doğru yaklaştırarak. “İşte bu kadar mesafe yeterli..”

“Şimdi sana koca bir yumruk çakmam için şu andaki mesafemiz de oldukça uygun aslında!”

“Hahaha.. Güldürme beni.”

“Bana bak Mr. Muscle!” diyorum ona sinirlendiğim tüm zamanlarda söylediğim lakabı kullanarak. “Şu anda zaten çok gerginim, dikkat et de acısı senden çıkmasın!”

“Çok korktum kedicik.” diyor Kerem koca bir kahkaha daha patlatarak.

Evet, Melis’le yaptığımız ‘sabah karga bokunu yemeden’ derslerimize yaklaşık 5 aydır Kerem’le devam ediyoruz. Sanki çok gerekliymiş gibi! Sanki ben bu derslere bayılıyormuşum da onlarsız yaşayamıyormuşum gibi! Sanki her sabah başka bir yerimi sakatlamıyormuşum gibi! Bak yine sinirlendim.

“Bu bir savaş ilanıdır Mr. Muscle!” diyorum bana yaptırmaya çalıştığı saçma hareketi bozup yerimde doğrularak. Koca kollarını göğsünde birleştirip, bana sırıtarak bakıyor.

“Ne yapacaksın çok merak ediyorum.”

“Hiç merak etme çok kısa bir süre sonra göreceksin çünkü!” diye bağırırken Kerem’e doğru adeta depar atarak koşmaya başlıyorum. Benim koştuğumu görmeden birkaç saniye önce tehlikenin farkına varıyor ve benden uzağa koşmaya başlıyor. Akıllı çocuk seni!

“Gel buraya!” diye cırlıyorum en tiz sesimle Kerem’in arkasından koşarken. O ise kahkahalarla gülüyor. “Gel buraya Kerem, hiç acımayacak!”

Kerem merdivenlere doğru koşup yukarıya çıkarken arkasından pis pis sırıtıyorum. Sanki seni yakalamayacağım Kerem Efendi!

“Üzülerek söylüyorum ki yanlış yola saptın ürkek ceylan!” diyorum merdivenlere yönelirken. “Oradan nereye kaçmayı planlıyorsun? Camdan atlamayı düşünmüyorsan tabi..”

NUMARA 12Where stories live. Discover now