23. BÖLÜM - Kedicikler ve ben!

150K 1.8K 233
                                    

Yorumlar ve voteler için ne kadar teşekkür etsem az.. Harikasınız! :) Bu bölümü çok seviyorum ben. Umarım siz de seversiniz :) Yorumlarınızı merakla bekliyorum.. ;) Öpüldünüz.. :*

Bu bölümü Ezgi'ye ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin Ezgicim :)

Ezgi'ye Dip Not: MelBar'ı çok sevdiğini biliyorum. Senin için MelBar yazmak isterdim bu bölüme ama senaryom gereği çok az daha bekleyeceksin canım. Ama beklediğine değecek, söz ;)

Melis ve Yağmur’la birlikte kız kıza geçirdiğimiz geceden sonra eve dönüp, salondan içeri girdiğimde karanlıkta oturan Kerem’i fark ediyorum. Şaşkınlıkla ona bakarken, geldiğimi anlamıyor henüz.

“Kerem?” diyorum gözlerimi üzerinde gezdirirken. Bakışları benimle buluşuyor hemen. Ama bir tuhaflık var sanki.. Gözleri her zaman olduğu gibi parlamıyor. “Neden karanlıkta oturuyorsun sen?”

Karanlıkta düşmemek için yavaş adımlarla ilerliyorum ve Kerem’in yanına oturuyorum. Soruma herhangi bir tepki vermiyor.

“Kerem? İyi misin?”

Ben ondan bir cevap beklerken derin bir şekilde iç çekiyor. Daha sonra da bana çeviriyor gözlerini. Neden üzgün ki?

“İyiyim Zeynep.” diyor sadece boğuk bir ses tonuyla. Turşu da demedi bana.. Bak şimdi iyice endişelendim işte!

“Ne oldu?” diye soruyorum kaşlarımı çatarak yüzüne bakarken. “Kim üzdü seni böyle?”

“Hiç.” diyor derin bir nefes verirken.

“Kereeeem!” diyorum uyarıcı bir tonda. “Sence beni bu şekilde ikna edebilir misin?”

Kerem sorduğum sorudan sonra gözlerini yeniden gözlerime çeviriyor. Bir süre ikimiz de bir şey söylemeden bakışıyoruz. Kerem derin bir nefes alıp yeniden veriyor.

“Hayır, edemem.”

“Güzel.” diyorum onaylayarak. “Anlat şimdi ne olduğunu..”

“Zeynep gerçekten önemli değil.” diyor sıkıntılı bir ifadeyle yüzünü buruştururken. Aha! İkinci Zeynep de geldi! Yok, yok kesin bir şey var.

“Benim için çok önemli ama.” diyorum itiraz ederek. Tam konuşmaya devam edeceğim sırada sözümü kesiyor.

“Gerçekten mi?” diye soruyor gözlerimin içine bakıp, benden bir cevap beklerken. Sanırım dizilerdeki gibi felsefi konuşmalar yapacağız birazdan. Allah kahretsin! Ben hiç beceremem ki böyle şeyleri! Şimdi kesin elime yüzüme bulaştıracağım!

“Evet.” diyorum hafifçe tırsarken. Kerem felsefik bir şeyler söylediğinde ne bok yiyeceksin acaba Zeynep Hanım?! Dur bi deneyeyim. Bak Kerem hayat öyle bir yokuştur ki, çıkarken götünden terler akar ama inerken- Yok! Olmadı bu. Bir daha.. Heh! Kerem, bu hayatta hiçbir şey üzülmeye değmez. Neden mi? Çünkü, çünkü.. Öyle işte(!) Yok bu da olmadı. Düşün Zeynep düşüüün. Bu hayatta hangimiz yalnız değiliz ki Kerem? Bak Safiye ile Faik’e.. Gerçi onlar yalnız değiller ama.. Yani sonuçta ayrılabilirler. Kader bu. Yani kısacası hayatta ne olacağı hiç belli olmaz. Lan ne diyorum ben? Ana fikirden sapıp, Safiye’yle Faik’in aşk hayatına kadar geldim! Yemin ediyorum benden bi halt olmaz!

Bulduuum! Bak Keremcim, ben üzgün olduğum zamanlarda ne yaparım biliyor musun? Yıldızlara bakarım. Çünkü onlar bana yol gösterir. Nasıl olduğunu sorma lütfen çünkü ben de bilmiyorum. Yani.. Açıkçası ben bunu bi taraflarımdan da uydurmuş olabilirim(!)

NUMARA 12Where stories live. Discover now