9.BÖLÜM - Şans meleğim nerelerdeydin, tam zamanında geldin!

162K 2K 168
                                    

Öncelikle beni kırmayıp yorum yapan okuyuculara çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz. Votelar için de çok çok teşekkür ederim. Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin yine. Çünkü yorumlar geldikçe yazma isteğim daha da çoğalıyor. Hikayeyle ilgili beğenmediğiniz, sizi rahatsız eden ya da kafanızı karıştıran her şeyi de yazabilirsiniz. Bölümü beğenmeniz dileğiyle. İyi okumalar :)

Kerem bizi yemyeşil, devasa bir ormanın içindeki restorana götürdüğünde nefesimi tutup, bütün manzarayı hafızama kaydetmek için gözlerimi kocaman açıyorum. O kadar güzel bir yer ki burası.. Yeşil cennet adeta..

“Vay be!” diyorum sırıtarak mis gibi havayı içime çekerken. Bir anda baştan aşağıya enerjiyle doluyorum.

“Beğendin mi?” diye soruyor Kerem gülümseyerek.

“Beğenmek ne kelime, bayıldım.”

“Ben de çok severim burayı.”

“Kerem sen Amerika’da yaşamıyor muydun? Nereden biliyorsun burayı?”

“Dedim ya, yaz tatillerimin hepsini İstanbul’da geçirirdim.” diyor Kerem karşımızdaki yemyeşil ağaçları süzerken. Daha sonra da bana dönüyor. “Hadi gel içeri girelim. Herkes gitti.”

“Tamam.”

Beraber restoranın içine giriyoruz ve bizimkilerin oturduğu masaya ilerliyoruz. Herkes kurt gibi acıkmış anlaşılan. Kimse bu güzelliği izlemiyor. Kerem’e bakıp gözlerimi deviriyorum ve ellerindeki menülere odaklanmış arkadaşlarımızı işaret ediyorum. Karşılık olarak sırıtıyor.

“Ee, ne yiyoruz?” diye soruyor Barış menüyü yüzünden aşağı indirirken.

“Ben kızarmış ekmek ve peynir ve salatalık yiyeceğim.” diyor Melis sağlıklı beslenme prensibini asla bozmayarak. Benim aksime ne kadar da disiplinli.. “Yanında da portakal suyu..”

 “Sen?” diye soruyor Barış Yağmur’a dönerek. Ama bunu yaptığına hemen pişman oluyor.

“Ben sana uyarım Barışçım.” Yağmur neredeyse Barış’ın bademciklerini görecek kadar yakınlaştığı için hafifçe öksürüyorum. Anlaşılan bugünü yine öksürük krizleriyle geçireceğim.

“Sen ne yersin Zeynep?” diye soruyor Kerem menüsünün üzerinden gözlerini bana dikerek.

“Hmm.. Bi bakalım.” diyorum kendi önümdeki menüyü açarak. O kadar güzel şeyler var ki önce hangisinden başlayacağımı bilemiyorum. “Ben kızarmış ekmek, tereyağ, patates kızartması, sosis ve de nutella istiyorum tabi ki.”

Kahvaltı menümü sayarken masadaki herkes bana şaşkın şaşkın bakıyor.

“Ne?” diye soruyorum hepsini tek tek süzerken. “Niye öyle bakıyorsunuz?”

“O kadar yemeği yiyebilecek misin?” diye soruyor Barış kaşlarını kaldırarak. Koca bir kahkaha patlatıyorum.

“Ne sandın?”

“Vaaaay!” diyor Kerem sırıtarak. “Ben de aynısından istiyorum ama ek olarak tost da olsun.”

“Tamam.” diyor Barış önündeki küçük kağıda istediklerimizi işaretlerken. Daha sonra yeniden bana dönüyor. “İçecek ne istersin Zeynep?”

NUMARA 12Where stories live. Discover now