94.BÖLÜM - İsteme veresiye, dost kalalım ölesiye

41.8K 1.9K 241
                                    

Uzun bir aradan sonra merhaba ^^

Biliyorum bölüm gecikti. Ama sağlık problemleri ve yoğunluktan dolayı ancak tamamlayabildim. Yine de upuzuuuun bir bölümle geldim. Hepinize yorumlarınız ve voteleriniz için çok teşekkür ederim :) 

Twitter'da yaptığım anket sonucunda en çok söylenilen isim, Zeynep'in bu ay röportaj yapacağı kişi oldu ^^ Gelecek ay da bir anket yaparım artık. Hepinize keyifli okumalar diliyorum. Sizleri seviyorum <3

Bu bölümü canımcım Gizemciğim'e ithaf ediyorum. Beğenmen dileğiyle.. ^^

İş yerindeki odamda oturmuş son yazımı bitirmek için uğraşırken Can elindeki kağıtlarla birlikte içeri giriyor. O kağıtları masama bırakıp yerine geçerken, ben de vişne suyumdan bir yudum alıyorum.

“Bu ayın röportaj ayrıntılarıymış.” diye açıklıyor Can kağıtları işaret ederken. Kafamı sallayıp, yazdığım makalenin son cümlesini de ekledikten sonra kaydediyorum. Eve gidince son düzenlemelerini de yaparım artık.

“Kiminle yapacağım acaba?” diyorum meraklı bir ifadeyle kağıtları elime alırken. Daha sonra da kağıtlara kısa bir göz gezdirmeye başlıyorum.

“Kim?” diye soruyor Can en az benim kadar meraklı bir şekilde. “Getirirken bakmadım.”

“Bi saniye okuyorum.”

Bir süre elimdeki kağıda bakıp röportaj sırasında sormamı kesin olarak istedikleri sorulara bakıyorum. Daha sonra da kağıdı okumayı yarıda bırakıp röportajın yapılacağı yer bilgileri ve sorulacak soruların içeriğiyle ilgili bir sürü ıvır zıvırın bulunduğu diğer kağıda geçiyorum.

Kişinin tüm projeleriyle ilgili bilgiler alınacak ve birkaç çocuklukla ilgili soru yer alacak. Röportaj kişinin istediği yerde gerçekleşecek. Fotoğraf çekimi de istenirse bizim belirttiğimiz bir yerde ya da röportajın yapıldığı mekanda gerçekleştirilecek. Ve tabi ki de olmazsa olmaz özel hayatla ilgili soru sorulmayacak.

Her zamanki gibi istekleri okurken gözlerimi devirmeden edemiyorum. Bütün ünlü kesim aynı mı acaba? Bir de röportaj onun istediği yerde olacakmışmış! Peh! Ayağına çağırıyor beni resmen. Ben kimsenin ayağına gitmem kardeşim! Sen ünlüysen, ben de Zeynep Sayer’im. Niye ayağına gelecekmişi-

“Bin kere oha!!”

“Ne oldu Zeyno?” diyor Can şaşkınlıkla ben 10 dakikalık sessizliğimi bu tepkiyle bozarken. Bense gözlerimi elimdeki kağıttan, daha doğrusu kağıdın üzerinde yazan isimden ayıramıyorum bir türlü.

“Can?”

“Zeyno?”

“Can?”

“Zeyno?”

“Can benim tansiyonum düştü galiba.” diyorum gözlerimi kırpıştırarak. “Yanlış okuyorum sanırım.”

“Dur tahmin edeyim.” diyor Can bilmiş bir ifadeyle sırıtarak. “Bu kadar şok olduğuna göre kesin hiç istemediğin biri çıktı.”

“Bi saniye..” diyorum kağıdı masaya bırakıp sandalyeme iyice yaslanarak gözlerimi beş saniye kapalı tutarken. Kesin yazı yazmanın yorgunluğuyla halüsinasyonlar falan görmeye başladım. Bilinçaltının sana bi oyunu bu Zeynep. Sakın kanma kızım.

NUMARA 12Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin