❌ 43. BÖLÜM ❌

1.1K 87 34
                                    

POYRAZ' IN ANLATIMINDAN;

Birden  esen sert rüzgar ile kendime gelmiştim. Az önce neler olmuştu öyle?

Gazel, Giray abiyi bir kez daha arkasında bırakıp gitmişti ama bu sefer dibine kadar hakkı vardı. Giray abi bir türlü tam anlamı ile güvenememişti Gazel'e. Sorunu neydi hiçbir fikrim yoktu ama böyle yapmaya devam ederse Gazel'i sonsuza kadar kaybedecekti.

Gazel'in  ardından Uras ve Lavin'e veda edip biz de Giray abinin peşinden gitmiştik. Giray abi ve Uras küçüklükten beri tanışırlardı ve yakın arkadaşlardı. Duyduğuma göre Giray abinin Uras'a çok abiliği olmuştu o yüzden de Uras ona karşı oldukça saygılıydı.

Uras, kafes dövüşlerinin kurucusu sayılırdı bir bakıma. Yine duyduğuma göre yetiştiği yerde küçük yaşta bir katliam yapmış ve onların namını mahvetmekle birlikte kendi namını duyurmuştu. O günden sonra kafes denilince akla ilk gelen Uras oluyordu.

"Ne olacak şimdi Poyraz?"

Hemen yan tarafımda oturan ve arabayı süren Yağız'a baktım. Gazel'in gidişine üzüldüğü çok belli oluyordu ama umarım bu üzüntü ile Giray abiye bir şey demezdi.

"Bilmiyorum Yağız, bilmiyorum."

Yağız sahil kenarında durdu ve arabadan indi. Bir an ne yaptığını sorgulamak istesem de bir şey demeden arabadan inip arkasından ilerledim. Denize yakın bir bankta hemen yanına oturdum. Yağız önümüzdeki karanlık denize bakarken ben ona bakıyordum.

"Bak Poyraz, biz de bu deniz gibiyiz. Aslında herkes bu deniz gibi. Gündüz masmaviyiz, ışıl ışılız ama gece bütün maviliğimiz, bütün ışıltımız, bütün neşemiz kayboluyor. Maskemiz düşüyor Poyraz. Işte böyle kapkaranlık bir deniz oluyoruz. Gündüz en derinliklerimiz bile görünürken gece,  hiçbir şeyimiz görünmez. Duygularımız, hissettiklerimiz, yaşadıklarımız... hiçbiri olmaz. Sadece kendimiz kalırız. Gündüz etrafımızda olan onca kalabalığa rağmen gece yine yalnız kalırız."

Kaşlarım çatıldı. Ne olmuştu bu çocuğa böyle? Ne diye bu kadar içerlemişti ki?

"Yağız, neyin var kardeşim senin?"

Güldü. Gözünden süzülen yaş ile kalakaldım. Ağlıyor muydu hem de gülerken?

"Siz niye bu kadar iyisiniz abi? Birkaç hafta önce öğrendiğimiz şeyler kolay mıydı?  Ya hadi beni geçtim ya Gazel abi, ya Gazel nasıl? O kız annesinin onu öldürmek istemesini nasıl kaldırıyor abi? Ben dışardan biri olarak bunu hazmedemezken bile o nasıl bunu kaldırabiliyor? Nasıl bu kadar güçlü olabiliyor?"

Oturduğum yerde dikleştim. Yağız karşımda ağlıyordu. Dudaklarımı aralamış biraz da olsun onu yatıştıracakken arkamızdan gelen ses buna engel olmuştu.

"Çünkü olmak zorundayım."

Yağız ile arkamıza baktık. Gazel tam arkamızda durmuş öylece karşıya bakıyordu. Üzerinde giderken giydiği siyah eşofmanları vardı. Yeşil saçları şapkanın esaretinden kurtulmuş, havada ahenk ile dans ediyordu. Yanımıza doğru geldi ve ortamıza oturdu. Gözleri ikimize de değmiyordu.

"Zordu. Her şeyi anlayıp, her şeyin farkına varıp susmak çok zordu. Ben küçükken hissetmiştim. Hani hep derler ya 'anneler her şeyi hisseder' diye, bazen çocuklarda her şeyi hisseder. Ben, abilerimin benden nefret edişini, annemin beni öldürmek istemesini, babamın benle konuşma çabalarını... ben hiçbir şeyi unutmadım sadece içime attım."

Gazel kafasını omzuma koyunca Yağız'da onun omzuna kafasını koymuştu. Gazel'in başının üzerine başımı yaslayıp onu dinlemeye devam ettim.

SOĞUK SEMT   Where stories live. Discover now