❌ 14. BÖLÜM ❌

3.8K 237 14
                                    

❌  Ve Tanrı en büyük cezayı kesti:
bizleri yarattı.

YAĞIZ'IN  ANLATIMINDAN;

Sessizlik ilk defa can alıcı olmuştu.

Normalde hiç susmayan ben tam tamına iki gündür konuşmuyordum. Evet iki gündür Gazel'in uyanmasını bekliyordum. Ve yine evet tek başıma bekliyordum. Piç abilerinin, ibne kuzeninin ve pezevenk amcasının bu haberi çoktan aldığını biliyordum ama yine de ne gelen vardı ne de giden. Poyraz ilk gün gelmişti ama onu geldiği gibi kovmuştum. Onun haricinde sadece ben vardım. Gazel'i normal odaya almışlardı. Iki gün boyunca beklememe rağmen gözünü bile açmamış, durumunda bir değişiklik olmamıştı. Bu duruma dayanamayıp doktora sorduğumda ise sadece piskolojik olduğunu söylemişti. Oturduğum tekli koltuktan ayağa kalkarken uyuşmuş bacaklarımı açmak için odanın içinde yürüdüm. Pencerenin kenarında dururken dışarıya baktım. Bahçede birkaç kişi dışında kimse yoktu. Hastane  ortamlarından oldum olası nefret etmişimdir. Hastane bir çok kişi için farklı şey ifade ederken benim için sadece umuttu. Ya yeni bir umut beslerdin içinde ya da içindeki tüm umutlar ölürdü. Gün yavaşça ağırmaya başlıyordu. Üç gün oluyordu ama Gazel'den halâ ses seda yoktu. Yeni doğan güneşin turuncu ışıkları gözlerime vururken pencerenin kenarından ayrılıp tekrar koltuğa oturdum.

Ne kadar da zordu kalabalıklar içinde yalnız kalmak. Gazel de öyleydi. Ailesi vardı ama aynı zamanda da yoktu. Bazen düşünüyorum acaba saçları neden böyle kısaydı? Oysa ona uzun saç oldukça yakışırdı. Ne olmuştu da böyle kısacık kesmişti saçlarını. Sonra aklıma bir şey geliyor. Diyorum, belki de saçını okşayan kimse yoktu o da saçlarını kesti. Kim bilebilir, belki de bu yüzden kesmişti saçlarını. Onun neler çektiğini bilmiyorum. Sadece araştırdığım kadarını biliyor gerisi ise Gazel'in sır küpü olmuştu. Ama ne olmuştu da abilerine ve amcasına bu kadar öfkeliydi? Ne olmuştu da gözleri boşluk gibiydi? Aklımı kurcalayan sorular kısık gelen inleme sesi ile birer birer dağılarak tuzla buz olmuştu.

Hemen yanı başımda yatan Gazel'e bakarken gözlerini açmış bana bakarken gördüm onu. Yattığı yerde doğrulacakken birden karnını tutup inledi. Omzuna elimi koyup onu geri yatırdım ve duvardaki yardım çağrısına basarak doktoru bekledim. Yaklaşık yarım dakika sonra odaya bir doktor ve iki hemşire gelmişti. Doktor uyanmış olan Gazel'i görünce yüzüne gülümsemesini yerleştirip, elindeki kalem gibi olan ışıkla Gazel'e yaklaştı. Gözlerine baktıktan sonra serumunu da kontrol edip dosyayı eline alarak bir şeyler yazmaya başladı.

"Artık konuşacak mısınız? Ne zaman çıkabilirim?"

Gazel'in pürüzlü çıkan sesine karşı doktor kaşlarını çatarak ona baktı.

"Gazel hanım, zor bir ameliyattan çıktınız. Üstelik durumunuzu sormadan ne zaman çıkacağınızı soruyorsunuz."

Gazel doktoru hiç takmadan kolundaki serumu bir çekişte çıkarıp atarcasına bıraktı. Yattığı yatakta iyice doğrulup yatağın ucuna gelerek ayaklarını aşağı sarkıtıp oturmaya başladı. 

"Gazel hanım ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Dinlenmeniz gerekiyor, lütfen geri yatar mısınız dikişleriniz açılacak."

Gazel doktorun ikazını yok sayıp ayağa kalktı ve odadaki dolaptan eşyalarını alıp yine odada bulunan lavaboya gitti. Doktor sıkıntılı bir nefes verirken, Gazel'in çıkmasını bekledi. Bu kız tam anlamıyla inatçının tekiydi.

Birkaç  dakika sonra Gazel giyinmiş bir şekilde lavabodan çıktı.  Saçlarını ıslanmış ve arkaya doğru yatırmıştı. Üzerine deri ceketini giyerken kapıya doğru yürüdü.

SOĞUK SEMT   Kde žijí příběhy. Začni objevovat