❌ 44. BÖLÜM ❌

1.1K 89 33
                                    

GAZEL'İN  ANLATIMINDAN;

Birkaç gündür hissetmediğim güven ve huzuru şimdi hissediyor olmam saçma değil miydi? 

Gözlerimi kısıkça açıp yattığım yerde döndüm. Hemen arkamda uyuyan abime baktım. Ne kadar da uzun zaman olmuştu abi demeyeli.  Ona doğru döndüm. Ellerimi yastık ile yüzüm arasına koyarken onu izlemeye başlamıştım. Kirli sakalları esmer tenine nakış gibi işlenmiş duruyordu. Kaşları Giray'ın aksine çatık değil düzdü. Giray'ın her daim içinde tuttuğu öfkesi yüzünden uyurken bile kaşları çatık duruyordu. Yerimde hafifçe kıpırdanıp yavaşça ayağa kalktım. Üzeri açılan abimin üzerine yorganı örtüp aynı sessizlik ile odadan çıktım. Saat henüz erken olduğu için evden çıt çıkmıyordu bende bu sessizliğe uyarak aşağıya indim. Mutfaktan gelen tıkırtılar ile oraya giderken gördüğüm şey ile olduğum yerde kaldım. Ne halt yiyordu bu?

"Lan ne yapıyorsun sen?"

Yağız gözlerini kocaman açmış bir şekilde bana bakıyordu. Dudağının kenarından çenesine doğru akan reçeli diliyle iğrenç bir şekilde yalayıp ayağa kalktı.

"Gazel dün geceden beri bir reçel kokusu alıyordum. Yemin ederim gece zor uyudum ben de kimse görmesin diye erkenden kalkıp geldim."

Elindeki koca reçel kavanozu ile bana bakıyordu. Kavanozun dibinde sadece bir tane ayva kalmıştı.

"Lan sen manyak mısın! Koskoca bir kavanoz ayva reçelini nasıl yedin?"

Yağız omuzlarını indirip kaldırırken kafamı iki yana sallayıp 'sen olmamışsın' bakışları atarak mutfaktan çıktım. Salona geçerken amcamı görmem ile duraksadım. Büyük camın önündeki tekli koltukta oturmuş elindeki tabletten bir şeyler yapıyordu. Yanına doğru ilerleyip karşısındaki koltuğa oturdum.

"Günaydın kızım."

Yerimde dikleşip geriye yaslandım.

"Günaydın amca. Ne yapıyorsun?"

Amcam elindeki tabletten birkaç şeye bastıktan sonra tableti kapatıp ortamızdaki zigon sehpaya koydu.

"Birkaç davet mesajı gelmişti de onlara bakıyordum. Aslında yarın akşam bir davet var daha doğrusu açılış. Benimle gelmek ister misin?"

Bir an hayır demek istesemde onu kırmak istemedim.

"Tabi, gelirim."

Amcam gülerken aklıma gelen şeyle oturduğum koltukta öne doğru kaydım.

"Amca, annemin günlük gibi bir şeyleri var mıydı?"

Amcamın gülen yüzü sorduğum soru ile solarken o da oturduğu yerde dikleşmişti.

"Eski eviniz olduğu gibi duruyor. Ben bilmem ama gidip bakarsan belki bir şeyler bulabilirsin."

Tam bir şey diyecekken arkamızdan gelen ses buna engel olmuştu.

"Günaydın baba."

"Günaydın amca."

Herkes aşağıya inmiş salondaki koltuklara yerleşmişlerdi. Giray dikkatli bir şekilde bana bakarken Sancar abimde bir Giray'a bir bana bakıyordu. Ikisi arasındaki gerilime bir son vermek için ayağa kalkıp Poyraz'ın yanına oturdum.

"Gazel, bunlar senin yüzünden birbirini doğrayacak haberin olsun."

Yavaşça kafasına vurup kaşlarımı çattım.

"Sus be!"

"Efendim kahvaltı hazır, buyrun."

Salonun köşesinden bize seslenen çalışan ile hepimiz ayaklanıp masaya ilerledik. Amcamın hemen sağına Sancar, soluna ise ben oturmuştum. Giray benim yanımdaki yerini alırken onun da yanında Poyraz ve Yağız  vardı. Karşımızda ise sırayla Sancar, Pusat ve Korel vardı.

SOĞUK SEMT   Where stories live. Discover now