❌ 32. BÖLÜM ❌

2K 144 26
                                    

Playlist:  Gazapizm - Yol

Şunu fark ettim; ağladıktan sonraki gülüş, en güzel gülüş.

GAZEL'İN  ANLATIMINDAN; 

Hiç kimse bir başkasının derinlerindeki acıyı bilmiyor. Onu yaralayan, kanatan, acıtan ve onu tüketen hiçbir şeyi bilmiyor.

'Geçer' diyorlar sadece.

Bilmedikleri bir şey için sadece 'geçer' diyorlar. Oysa kalp kırıklığı bir ömür can acıtır işte onu bilmiyorlar.

Geçer dedikleri şey geçmiyor.

Korkarım ki hiçbir zaman da geçmeyecek. Ben biliyorum ama kimse bilmiyor. Geçer diyen kimsenin benim ne hissettiğim hakkında hiçbir fikri yoktu.

Beni anlamıyorlar, beni anlayamazlar.
Hissetiğim bu acı benim.
Yük onların değil, benim omuzlarımda.
Ağlamaktan kızarmış bu gözler benim.
Ağrıyan bu kalp benim.
Kabuk tutmayan bu yaralar benim.

Ben ne çektiğim acıları unuturdum ne de öylesine söylenen sözleri.

Omzuma konulan el ile daldığım düşüncelerden sıyrılıp bana telaşla bakan Barış'a döndüm. Gözlerindeki bu telaş benim için miydi? Abilerinin bile yok saydığı bu kız için o telaşlanıyor muydu?

"Gazel iyi misin güzelim hı? Amcan gittiğinden beri bu haldesin. Ne dedi sana, ne konuştunuz da bu hâle geldin?"

Tam cevap verecekken kaldığımız odanın kapısı açıldı ve kapandı. Gözlerim oraya kayarken Korel ile göz göze geldim. Yavaşça ayağa kalktım. Başım dönüyordu ama aldırmadım. Korel'in yüzünde tebessüm oluşurken, hızla bana doğru gelip ben daha ne olduğunu anlamadan kollarını bana doladı.

"Seni çok özledim kuzen!"

Kollarımı hareket ettiremezken, kafamı omzuna koydum. Bana biraz daha sarıldıktan sonra geri çekildi. Pusat yavaşça bana doğru gelip önümde durdu. Eliyle ensesini kaşıyıp, mahçup bir tavır ile bana baktı.

"Affet be, bu öküzü."

O da bir şey dememe izin vermeden kollarını doladı bana. Kollarımı zor da olsa kaldırıp beline koydum. Pusat benden ayrılıp Korel'in yanına geçti. Şu anda Sancar ile karşı karşıya duruyorduk ve ben her an bayılacak gibiydim. Kimse konuşmuyordu. Ne Sancar adım atıyordu ne de ben. Ikimizde durmuş öylece birbirimize bakıyorduk. En sonunda Sancar'ın bana doğru adım atması ile kararan gözlerime ve başımın dönmesine daha fazla dayanamayıp kendimi yere bıraktım. Kulaklarıma bağırış sesleri gelirken, son gördüğüm şey Sancar'ın bana doğru koşmasıydı.

Sen bir şehri unutmaya çalışırken, usul usul yanar o sokak lambaları, o titrek ışık aydınlatır etrafını. Caddeler dolup boşalır. Banklar hiç boş kalmaz, çocuklar da hiç çıkmazlar parklardan. Sen, tanıdığın herkesi bir anda kaybetmiş hissedersin böyle olunca. Her şeyken, hiçbir şey olursun. Herkesi biraz öldürmüş, biraz da unutmuşsundur. Bunları yaparken ruhunu da öldürmüş, kendi benliğini de unutmuşsundur aslında.

Hastane odasındaki kalabalığı az çok tahmin ediyordum. Herkes burdaydı fakat daha önce neredeydiler? Benden onları affetmemi bekliyorlardı ama benim o kadar cesaretli olmadığımı bilmiyorlardı. Bilincim yavaş yavaş yerine gelirken gözlerimi de yavaşça açtım. Kolumun iç kısmında ince bir sızı vardı, muhtemelen serum takmışlardı. Gözlerimin ışığa alışmasını bekledikten sonra tamamen açıp etrafa baktım. Tam da düşündüğüm gibiydi, herkes burdaydı. Giray hemen yanımdaki koltukta oturuyordu diğerleri ise odanın içinde dağınık şekilde dikiliyorlardı. Sancar ile göz göze gelmem ile birden yaslandığı duvardan ayrılıp yerinde dikleşti. Yaptığı hareketle tüm gözler bana dönerken, gözlerimi yere indirdim.

SOĞUK SEMT   Kde žijí příběhy. Začni objevovat