❌ 24. BÖLÜM ❌

3K 243 112
                                    

Sevgiye inancını yitirmiş bir kadını, iyileştiremezsiniz..!

GAZEL'İN ANLATIMINDAN;

Ne zaman daha kötüsü başıma gelmez, gelemez desem de hayat bana sanki bu sözü ödetmek için karşıma bir şey çıkartıyordu. Bana her zaman kıçıyla gülen bu hayat bana bazen tükürdüğümü yalattırıyordu. Hayatım boyunca nefret ettiğim şeyler arasında olan bir şey varsa o da, gelişen olaylar karşısında hiçbir şey yapamamaktı. Tıpkı şu anda olduğu gibi...

Samet denen şerefsiz piç, tam karşımızda durmuş tam da ona yakışır bir gülüşle bize, daha doğrusu Giray'a bakıyordu.

"Neden geri geldin?"

Giray bu soruyu oldukça soğuk bir şekilde söylemişti. Hemen yan tarafımda olan Giray, irileşen vücuduyla bir volkan dağını andırıyordu. Kendi içinde yavaşça harlanıyordu ve kimse ne zaman ve ne şekilde patlayacağını bilmiyordu.

"Neden, yoksa sevinmedin mi?"

Samet'in yüzünde oluşan ve samimiyetsiz olduğuna yemin edebileceğim üzüntülü bir ifade oluşmuştu. Fakat bu çok sürmeden yerini ciddilik almıştı.

"Neden olacak, tabiki de intikam için! Bana yapılanları ödetmek için. Babama yapılanı öğrenmek ve ödetmek için geldim."

Al işte. Bir de babası çıkmıştı başıma. Resmen dertsiz başa dert almak konusunda rekorlar kırıyordum. Giray'ın bir anlık da olsa bana bakması ile Samet'in de bakışları beni bulmuştu. Yüzümde halâ, burnuma kadar çektiğim maskem ve yeşil saçlarımı kapatan iki şapka vardı. Görünen tek yer burun kemerim ve gözlerimdi. Samet bana bakmaya devam ederken Giray çoktan  önüne dönmüş dikkatle ona bakıyordu. Samet daha fazla bana bakmamış ve arkasını dönerek ilerlemeye başlamıştı.

"Üstlerini iyice aradıktan sonra sıkıca bağlayın şunları."

Samet gittikten sonra bize doğru dört adam yaklaşırken diğerleri tetikte bekliyorlardı. Dört adam karşımızda durup üst aramasına başladılar. Giray ona yaklaşan adama sertçe baksa da bir şey demedi. Belindeki iki silahı ve elindeki silahı almışlardı. Poyraz biraz zorluk çıkarmış ama sonunda pes ederek iki silahını da teslim etmişti. Yağız adam daha ona yaklaşmadan elindeki silahı ve cebindeki şarjörleri vermişti. Onun bu hâline adamlar şaşkınlıkla bakarken biz kafamızı aynı anda iki sallamıştık. Karşımda duran adam yaklaşıp ellerini belime sararken, Giray'a baktım. Dişlerini sıktığı için alnındaki damarlar belirginleşmişti ve derin derin nefesler alıp vermeye başlamıştı. Bir adama bir bana bakarken, tam bana baktığında gözlerimi kapatıp açmıştım. Umarım bu hareketim az da olsa onu sakin tutardı. Şahsen onu siniri yüzünden karşımızdaki otuzdan fazla olan silahlı adamlar tarafından delik deşik olmak istemiyordum.

Adam ellerini belime yerleştirip oldukça yavaş bir şekilde sırtımda gezdirdi. Vücuduma yavaşça yayılmaya başlayan sinir dalgaları beni zorlamaya başlamıştı. Adam belimdeki silahı alıp arkasındaki adama verdi ve kaldığı yerden devam etti. Elleri kalçalarıma inerken gözlerimi sıkıca kapatıp bekledim. Adam oldukça haz almış olmalı ki ellerini çekip benden uzaklaştı. Salak! Pantolonumun ceplerine bile bakmamıştı. Adamlar ellerindeki oldukça kalın olan halatları aşırı sıkı bir şekilde bileklerimize bağlamış daha sonra deponun içine doğru sürüklemişlerdi. Bizi yan yana tavandan asılan zincirlere bileklerimizden bağladılar. Bir yanımda Giray diğer yanımda Yağız vardı. Bu duruma lanet ederken bileklerimden bağlandığım zincirlere baktım. Baya sıkı bağlamışlardı şerefsizler. Aklıma gelen şeyle bir anda Yağız'a döndüm.

"Sakın bir şey itiraf edeyim deme! Yemin ederim burdan kurtulduktan sonra o dilini keser, sana yedirir sonra da kusmanı sağlarım."

Yağız gözlerini kocaman açmış bana bakarken, kafasını hızla aşağı yukarı salladı.

SOĞUK SEMT   Where stories live. Discover now