❌ 34. BÖLÜM ❌

1.6K 110 33
                                    

Soğuk kalpten sıcak söz çıkmaz.

GAZELİN   ANLATIMINDAN;

Bir insanın ev, yuva dediği yer neresiydi?

Duvarları ve çatısı olan yer miydi ev? Ya da annesi ve babası ile yemek yiyip, uyuduğu yer miydi? Hayır. Benim düşüncemdeki ev kelimesinin anlamı bu değildi. Ev, sevdiğin adam veya kadın ile olmaktı. Illa bir yerde olmaya gerek yoktu ev için, sevdiğin kişi yanındaysa zaten sen yuvandasındır. Ve ben artık yuvamı bulmuştum. Giray, benim şimdiye kadar sahip olduğum tek evdi, yuvaydı. Insan yuvasını korumak için her şeyi yapmaz mıydı?  Bundan sonra ben de öyle yapacaktım. Yuvamı, Giray'ı koruyacaktım. O benim sahip olduğum sayılı şeylerin en değerlisi olmayı başarmıştı.

Ayakta durmaktan yorulan bacaklarım ve ağrıyan yaralarım ile  eğilip ellerimi dizlerime koyarak az da olsa soluklandım. Giray bana nerdeyse yarım saattir evi gezdirip anlatıyordu. Evi o kadar büyüktü ki gez gez bitmek bilmiyordu bir türlü. O kadar heyecanlı anlatıyordu ki onu bölmeyi aklımın ucundan bile geçirememiştim. Küçük bir çocuğun hevesi vardı onda. Her ne kadar sert, soğuk biri olsa da, ne kadar büyük kalın duvarları olsa da içindeki küçük çocuğu görmüştüm. Yüzümde ufak bir tebessüm olurken onu izlemeye devam ettim. Birden bana dönmesi ile gözlerini kocaman açıp yanıma geldi.

"Lan yoruldun da niye söylemiyorsun? Hayvanlık bende. Şuna bak pekmezin akacak nerdeyse!"

Kendi  kendine söylenip yanıma geldi, geldiği gibi de beni hızla kucağına almıştı. Ona karşı koymadan kollarımı boynuna dolayıp başımı göğüsüne yasladım. Beni kendi odasına doğru götürüp, ayağıyla aralık olan kapıyı açıp içeri girdi. Beni büyük yatağın üzerine yavaşça bırakıp benden uzaklaştı ve giyinme odasına doğru gidip çok geçmeden elinde siyah bir tişört ile geri gelmişti. Tişörtü yatağa bırakıp bana doğru eğildi. Saçlarımın arasına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi.

"Sen üzerini değiş ben sana bir şeyler hazırlayıp geleceğim hemen. Sonra da ilaçlarını içip rahatlarsın."

Başımı sallayıp onaylayınca kapıyı kapatıp odadan çıktı. Üzerimdeki ceketi çıkarıp ayağa kalktım. Odada olan koltuğun üzerine ceketimi koyup üzerimdeki tişörtü de çıkarttım. Ayaklarımdaki postalları zorlansam da çıkarıp bir köşeye koydum. Son olarak pantolunumu da çıkarıp koltuğun üzerine düzgünce koydum ve Giray'ın verdiği tişörtü giyip yatağa yattım. Şu kadarcık şeyden bile yorulmuştum ve ne kadar ağrım olsa da uykum gelmişti. Yatakta aşağıya doğru kayıp yatma pozisyonu alırken çok geçmeden gözlerimi kapattım. Bilincim yavaş yavaş kapanırken kapının açılması ile az da olsa kendime geldim.

"Gazel, ne çabuk uyudun yav?"

Elinde ne varsa onu komodine bırakıp yatağa oturdu. Elini saçlarımın üzerine hissedince kedi gibi mırıltılar çıkarmaya başlamıştım.

"Mırıldıyor musun? Kedi gibi?"

Giray kısa bir kahkaha atıp biraz daha bana yaklaşmıştı.

"Güzelim kalk hadi bir şeyler yedikten sonra ilaçlarını içer uyursun."

Dudaklarımı zor da olsa aralayıp, gözlerimi de kısıkça açtım.

"Istemiyorum. Hadi gel uyuyalım."

Onu kendime doğru çekip yatmasını sağladım. Giray hiç itiraz etmezken ayakkabılarını çıkarıp yanımda biraz daha yayılıp beni kendine çekip, kollarını bedenime doladı. Üstte kalan kolumu karnının üzerine koyup diğerini de yastığın üzerine koyarak rahat bir pozisyon aldım. Gözlerim çoktan kapanmış olmasına rağmen bilincim açıktı. Giray'ın düzenli nefes seslerinden uyuduğunu anlarken, onun da ne kadar yorgun oluşu gelmişti aklıma. Daha fazla bir şey düşünecek durumda olamayacağımı anlayınca tamamen kapattım kendimi. Giray'ın karanlığına karışırken bir kez daha bundan zevk aldım.

SOĞUK SEMT   Where stories live. Discover now