❌ 33. BÖLÜM ❌

1.9K 127 26
                                    

GAZEL'İN ANLATIMINDAN;

1 hafta sonra:

Pencereden vuran güneş ışıkları ile yine bu lanet hastane odasında gözlerimi açmıştım. Nerdeyse tam tamına bir haftadır bu hastane odasındaydım ve artık cidden bunalmıştım. Giray gündüzleri şirkete gitmek zorunda olduğu için sadece geceleri benimle birlikte olabiliyordu. Bir hafta boyunca gece on ikiden sonra geliyor ve onun için yer ayırdığım yatağın köşesine yatıyordu. Onun haricinde gelen gidenim hiç eksik olmuyordu. Osman, Yağız hatta Poyraz bile geliyordu. Her ne kadar yaptıkları yüzünden onunla mesafeli olsam da o bunu anlayışla karşılıyordu. Odaya geldiğinde bir köşede sessizce oturuyor sonra da gidiyordu. Onu affetme gibi bir durum yoktu bunu o da çok iyi biliyordu. O benim için sadece Giray'ın arkadaşıydı o kadar. Zamanla bu düşünce değişir miydi onu da bilmiyordum. Zaten bu aralar geleceği de düşünmek istemiyordum.

Odanın kapısının açılması ile oraya baktım. Osman gelmişti. Elindeki poşeti sallayarak kapıyı ardından kapatıp yatağa oturdu.

"Nasılsın Yeşil Kafa?"

Sadece başımı sallamakla yetindim. Bugün nedense nasıl hissettiğimi bilmiyordum. Aslında ben bugün hissetmiyordum. Son bir haftada olanlar biraz ağır gelmişti. Şu son bir iki günde ise tamamen kendi içime çekilmiştim. Yine konuşmuyordum. Ağzımdan çıkan tek tüm kelime dışında hiçbir şey yoktu.

"Sana kurabiye getirdim. Yemek ister misin?"

Kafamı iki yana sallayarak istemediğimi belirttim. Konuşmak istemediğim gibi yemek de istemiyordum. Bana verdikleri ilaçlar ve serumlar yüzünden canım hiçbir şey istemiyor bir de üzerine midemi bulandırıyordu.

"Gazel, konuşmayacak mısın yine benimle? Ne kadar devam edeceksin böyle Gazel? Nereye kadar devam ettireceksin bu saçmalığı?"

Osman bu aralar yanımda olsa da nedense düşünce olarak benden uzaklaştığını düşünüyordum. Aslında etrafımdaki herkes öyleydi. Giray dışında. Bir o anlıyordu beni. Bir o bırakmıyordu elimi karanlık ve izbe labirentte. Onunla eski halimize dönmüştük hatta eskisinden bile daha yakındık artık. Son yaşanılanlardan sonra daha iyi kavramıştık bazı şeyleri, daha da farkına varmıştık birbirimizin.

Osman'ın birden elindeki poşeti çöpe atıp odadan çıkması bir olmuştu. Yaptıgı hareket karşısında oldukça şaşırmıştım ama yine de tepki vermemiştim. Kapının tekrar açılması ile Yağız'ı göreceğimi beklerken içeriye Giray girmişti.

"Hâlâ sıkılmadın mı burdan?"

"Ne kadar sıkıldığımı tahmin bile edemezsin.".

Evet Giray ile konuşuyordum çünkü konuşmadığım şu birkaç günde beni konuşmam için zorlamayan tek kişi o olmuştu. Bende şimdi sadece onunla konuşuyordum.

"O zaman kaldır o bakmaya doyamadığım kıçını güzelim, gidiyoruz."

Hızla yataktan kalkıp banyoya koştum ve benim için getirdiği kıyafetleri giymeye başladım. Altıma giydiğim siyah kargo pantolon üzerine Giray'ın diye bildiğim siyah tişörtü giydim. Onun kıyafetlerini giymemi tuhaf bir şekilde seviyordu, bende buna bir şey demiyor ondan geçinmeye devam ediyordum. Ayaklarıma kalın taban olan postallarımı giysem de bağcıklarını bağlayabilecek kadar eğilememiştim. Bunu sonraya bırakıp kafama siyah bir şapka geçirip, deri ceketimi de üzerime giyip banyodan çıktım. Giray beni gördüğü gibi oturduğu koltuktan kalkarken gözleri bacıklarıma takılmıştı. Derin bir nefes alıp yanım geldikten sonra yavaşça önümde diz çöktü.

"Kendinle gurur duymalısın güzelim. Koskoca Giray Demirsoy senin önünde diz çöktü."

Onun bu hâline sırıtırken o da bağcıklarımı bağlayıp ayağa kalktı. Eli elimdeki yerini alırken, parmaklarımız iç içe geçti. Tam odadan çıkıyorduk ki doktorun içeriye girmesi bir olmuştu. Gelen doktor benimle ilgilenen kadın doktor değil de erkek ve genç bir doktordu. Uzun boylu ve sarışın olan doktor dikkat çekiciydi. Ben doktora bakmaya devam ederken elimdeki basınç ile Giray'a baktım. Giray bana ters ters baktıktan sonra doktora döndü.

SOĞUK SEMT   Where stories live. Discover now