❌ 29. BÖLÜM ❌

2.4K 189 62
                                    

Playlist: Beyonce- Haunted

❌ 'Biliyorsun ölsem şu anda' dedi ve derin bir nefes alıp ekledi. 'Iki damla gözyaşıyım sadece.'

BARIŞ'IN ANLATIMINDAN;

Bazen diyorum kendi kendime, ne diye uğraşıyorsun milletin derdiyle? Hangi iyiliğini bilen oldu şimdiye kadar da devam ediyorsun buna. Herkeste sayamayacağım kadar çok maske var. Dost postunu giyen kim bilir kaç kalleş var etrafında. Bu insanlık görevi miydi de bir tek sen alındın üzerine salak gibi? Huzur mu istiyorsun? Ne demiş şair: az insan çok huzur.

Uzun zaman önce hayatımda yaptığım şey de tam olarak buydu. Hayatım da ne kadar dost postunu giymiş şerefsiz ve kalleş varsa hepsini tek bir hareketle silmiş, hayatımdan def etmiştim. Yirmi altı yaşında olmama rağmen pek çok insan tanımıştım. Iyisiyle ve kötüsüyle bu güne kadar kendi yarımın yüzünde durmuş ve bu günlere gelebilmiştim. Şimdi ise toplasan bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar arkadaşım vardı. He bir de koruyucu meleğim vardı.

Gazel Arslanoğlu. Arslanoğullarının biricik olamasa da tek kız varisleri. Onlarla pek işim olmasa da yeraltı camiasında oldukları için araştırma gereği duymuştum. Haklarında kısaca bahsetmek gerekirse, en büyükleri tam bir artist, onun küçüğü ise tek kelime ile atarlı kuzenleri olacak herif ise babacıydı. Babasının sözünden hiç çıkmaz, ondan habersiz nefes alamaya bile çekinen biriydi. Gazel ile aralarındaki mevzuyu bilmesem de pek iyi olmadığını anlayabiliyordum. Aslında Gazel ve Giray'a da baya şaşırmıştım ilk öğrendiğim zaman. Sonuçta Arslanoğulları ve Giray arasında bitmeyen bir düşmanlık vardı. Ama tabi aşkın nereye ve kime konacağını kimse bilemezdi.

Hava kararmaya başlamıştı ama Gazel halâ daha gelmemişti. Normalde geç olmadan gelecek ve semt hakkında plan yapacaktık. Hemen önümdeki masanın üzerindeki telefonumu alarak Gazel'i aradım fakat uzun bir bekleyişten sonra açan olmamıştı. Tekrar aradım ama yine açan olmamıştı. Ne kadar profesyönel davranmaya alışık olsa da ona ister istemez kanım kaynamıştı bu yüzden de endişelenmeye başlamıştım. Oturduğum yerden ayağa kalkarken elimdeki telefonla bir sağa bir sola yürümeye başladım. Bir yandan da aramaya devam ediyordum ama açan yoktu.

Yaklaşık üç saattir Gazel'i arıyordum ama sonuç değişmemişti. Saat neredeyse on'a geliyordu. En sonunda pes edip evden hızla çıktım. Cebimdeki araba anahtarını çıkararak hemen önümde duran arabama binip evden ayrıldım. Hiç gitmememe  rağmen ezbere bildiğim yolda hızla ilerlerdim.

Gördüğüm ev ile hızımı düşürüp arabamı bahçe kapısından içeriye sokup park ettim. Arabadan inip kilitledim ve dış kapının önünde durdum. Içeriden konuşma sesleri gelirken derince nefes aldım. Umarım Giray beni dövmezdi. Yüzümdeki yaralar henüz iyileşmemişken yenisini yaptırmak istemiyordum. Elimi zili basmak için kaldırsam da hemen indirmiştim.

Ulan ne stres yaptım be! Hadi Barış, sen yaparsın oğlum. Alt tarafı karşısına geçip Gazel'in olmadığını ve kaç saattir ona ulaşamadığını söyleyeceksin. Hadi Barış!

Gelen ani bir cesaretle zile basıp bekledim. Içeriden gelen gülme ve konuşma sesleri anında kesilirken bana doğru gelen adım seslerini duydum. Allahım sen yardım et ya Rabbim! Kapının açılması ile karşıma baktım. Yağız diye tahmin ettiğim adam karşımda duruyordu.

"Buyrun?"

Avuç içlerimin terlediğini hissederken, sertçe pantolonuma sildim.

"Ee şey ben, Giray ile görüşecektim. Yani görüşmem lazım, acil bir konu var. Baya önemli bir ko-"

"Yağız al şu puştu içeri!"

Içeriden gelen Giray'ın sesiyle sertçe yutkunup Yağız'ın açtığı yoldan içeri girdim. Arkamdan kapanan kapı ile iyice tedirgin olmaya başlamıştım. Görüş açıma Giray ve Poyraz'ın girmesi ile bir kez daha yutkundum.

SOĞUK SEMT   Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin