❌ 6. BÖLÜM ❌

5.1K 266 19
                                    

Acı, hissedilmeyi talep eder.

POYRAZ'IN ANLATIMINDAN;

Restoranda olan değişik olaydan sonra daha fazla orda durmamış şirkete geçmiştik hepimiz. Şu anda da herkes kendi odasına dağılmış önümüzdeki proje için çalışıyorduk. Odamdaki boğucu havaya karşı inadına soğuk üfleyen klima bana yardım ederken önümdeki bilgisayara daha dikkatli bakmaya çalışıyordum. Çalışırken beni etkileyen şeylerden biri olan sıcaklık şu anda da epey zorluyordu. Kapının tıklatılması ile kendimi geriye doğru yaslarken dudaklarımın arasından 'gir' kelimesi çoktan çıkmıştı. Büyük ve deri olan koltuğa yaslanmış kapıya bakarken, içeriye elinde postalar ile giren sekreterim olmuştu. Bana doğru yaklaşıp elindeki postaları bırakıp, fazla uzatmadan baş selamı verip geri çıkmıştı. Sekreterim olan Esra Abla şirketi kurduğumuzdan beri benimle çalışıyordu. Benden yaşça büyük olan kadın artık her şeyi bilecek kadar tecrübe kazanmıştı.

Masama koyduğu postaları önüme çekerken üstte duranı alıp incelemeye başladım. Çalıştığımız Alsancak Holdingin bu akşam 15.yıl partisi vardı. Her ne kadar böyle şeyleri sevmesek de buna katılmak zorundaydık. Sorun biz değildik de Giray abiyi nasıl ikna edecektik acaba gelmesi için. Adam bildiğiniz asosyal. Hiçbir şekilde davet gibi şeyleri sevmezdi. Daha doğrusu Giray abi insan sevmezdi.

Sıkıntıyla nefes verip yerimden kalktım ve odadan çıktım. Giray abinin odasına doğru giderken bir yandan da diyeceklerimi aklımda tartmaya çalışıyordum. Odanın önüne gelmem ile kapıyı aralayıp içeriye girerken çoktan kara gözleri beni bulmuştu. Her zamanki gibi işten başını kaldırmıyordu.

Ona doğru yürüyüp önündeki siyah misafir koltuğuna oturup ona bakmaya başladım. Elimdeki davetiyeyi masanın üzerinden ona doğru itip beklemeye başladım. Yaptığım şeyle kaşları çatılırken, fazla uzatmadan eline alıp incelemeye başlamıştı bile. Ne olduğunu anlamış olacak ki davetiyeyi atar gibi masaya fırlatıp, koltuğunda geriye yaslandı.

"Sikecem böyle işi! Sıkıldım artık şu davetlerden."

Haklıydı. Hele de bu aralar çok fazla davet gibi organizasyonlar oluyordu. Ve bu davetler nedense hep işlerin yoğunlaştığı zamana geliyordu.

"Abi biliyorum ama biliyorsun adamla iş yapıyoruz. Gitmezsek ayıp olur."

Elleriyle yüzünü sıvazlarken bir yandan da ofluyordu. En sonunda pes etmiş olmalıydı ki gitmeyi kabul etmişti.

"Tamam. Gidelim şu lanet yere!"



GAZEL'İN   ANLATIMINDAN;

Restorandan çıktıktan sonra otelde de fazla durmayıp dışarıya çıktım. Iş bulmam gerekiyordu. Sancar ve yandaşları sağolsun artık otellerden de atılıyordum ve şu anda kaldığım otel gerçekten de pahalıydı. Yurt dışında kazandığım paraları genelde araba ve motorlara harcadığım için geriye pek de  bir şey kalmıyordu. O nedenle de acil iş bulmam gerekiyordu.

Dışarıya çıkmam ile elim cebime giderken bir yandan da arabamı getirmeleri için el hareketi yapıyordum. Telefonu kulağıma götürmem ile bana doğru yaklaşan adım ve konuşma seslerini duymam bir olmuştu. Çakmağını yürüttüğüm adam ve yanındakiler hemen yanımda dururlarken telefondan gelen ses ile oraya odaklandım.

"Lan cevap versene! Kimsin?"

Osman'ın bu haline göz devirirken mecburen konuşmak zorunda kaldım.

"Bağırma lan benim! Osman bana iş ayarla fiyatı da iyi olsun, eski işlere geri dönüyoruz."

Başka bir şey demesine izin vermeden telefonu kapatırken yan tarafa doğru  döndüm. Çakmağın sahibi aynı zamanda gurubun da başı olan kişi bana bakarken onu umursamadan önüme kadar getirilmiş sarı spor arabama bindim. Arkamda bir çift kara göz bırakıp hızla ordan uzaklaşıp Osman'ın mekana doğru yola çıktım.

SOĞUK SEMT   Where stories live. Discover now